1 Ağustos 1326(1910) tarihinde Drama’da; Edirne, Selanik, Kosova, vilayetleri tütün merkezinden

toplanan üyelerin teşkil ettikleri Kongre içeriğini kapsıyor.

 

Ahmet Hasan Basımevi Şirketinin Osmanlı Matbaası  –  İstanbul 1326(1910)

 

Drama Tütüncü Kongresi İçeriği:

Tütüncü kazalarına merkez teşkil eden Drama’da 1 Ağustos 1326(1910) tarihinde Drama Mutasarrıfı

Tahsin Bey(Sancak Amiri) tarafından düzenlenmiş Edirne, Selanik, Kosova vilayetleri tütüncü leva ve kaza- larına ait Resmi davetiye üzerine Selanik vilayetinden Drama merkez Sancağıyla Kavala, Perveşte, Sarı Şa –

ban kazaları ve Siroz Sancağıyla; Zihte, Menlik, Cumabela, Timurhisar, Nevrekop kazaları ile Edirne vilaye-

tinin Gümülcine Sancağından İskeçe, Sultan Yeri, Ortaköy kazaları ve Kosova vilayetinden Radvişte kazası

Kongreye iştiraklarını resmen bildirdikleri gibi Kongreye katılacak olan delegelerin isimleri de Kongreden önce resmen bildirilmiştir.

 

Drama Mutasarrıfı Tahsin Bey Kongrenin açılmasından sonra müzakereyi terk etmek istemiş; ama

Tüccarlar ve Ziraatçıların ısrarı üzerine tarafsız bir vatandaş olarak iştirak etmiştir!

 

Rıza Bey efendi de tüccarlar ve ziraatçıların teklifi üzerine Kongreye Riyaset(Başkanlık) etmiştir.

 

Ziraatçilerin Vekilleri:

Drama Kasabası:

Hacı Salih ağazade Ahmet efendi                                Şaban efendi,

Nuh Beyzade Hasan bey                                              Perimanlı Ahmet,

Şirket müdürü Şakir Neykeli Efendi.

Drama Kariyesi(Bölgesi):

Sefer Vehbi efendi (Buyran)                                        Hüseyin ağa (Zağıriç)

Vasil Vilan “          (Çatalca)                                        Manela Hasan (Doksat)

İmam Abda “         (Edirnecek)                                    Mala Mustafa (Belyan)

Yovan Vaşu “        (     “        )                                        “    Süleyman (Gözne)

Hancı İbrahim Ağazade Hasan efendi (Olabektaş)        “   Mehmet (Yesiviran)

Manela Vali efendi (Kırlarbucak)                                Yakupoğlu Ahmet ağa (Ravika). (TR Serdivan)

Ali Nusret bey Nusratlı)

Periman Nahiyesi:                                                         Nevrekop Kazası:

Hilmi efendi                                                                  Mahmut Ali bey efendi

Sabri efendi.                                                                  Pazarcıklı Mehmet emin efendi

Pereveşte Kazası:                                                          Şeyh Salih    

Rüşen efendi                                                                 Vançoprokop efendi

Hüseyin   “   ,                                                                Yuvan Minof,

Kiryako   “   ,                                                                 Hacı Hüseyin ağazade Salih ağa,

Kosta       “   .                                                                 Koprinanlı Süleyman ağa.

Siroz Sancağı:                                                               Demirhisar kazası:

Nekratalı Hacı Görgü efendi,                                        Maksud ağazade Ahmet efendi,

Ticaret Odası katibi Avram effendi                              Müderris İbrahim.

Derviş bey,                                                                    Cemabela Kazası:

Davut ağa,                                                                     Yeis efendi,

Dimitri Garco efendi                                                     Halil Refat efendi,

Koço efendi                                                                  Korki efendi

Dimitri Şişko efendi.                                                     Angel     “    .

Zeynice Kazası:                                                             İskeçe Kazası:

Kopköylü Pirani Daskol efendi                                     Dramalı Mehmet bey,

Çerpilenli Adem ağa                                                     Süleyman bey,

İhseratlı Paminando Papaz oğlu                                    Kırcahisardan Hüseyin efendi,

Resilovalı Hacı Faris efendi,                                         Abdülrahim efendi,

Feriskovalı Hafız İbrahim,                                             Halil Çavuş,

Ahisratlı Ahmet,                                                             Hüseyin ağa,

Şimaltozlu Kostantin efendi.                                           Ali            “ ,

Kavala Kazası:                                                               Gümülcine Kazası:

Adil efendi                                                                     Mehmet efendi,

Sabit     “   ,                                                                     Hacı Ahmet ağa,

Zabkoşlu Mümin ağa,                                                     Agoş ağa,

Selyanlı Hacı Hüseyin onbaşı                                        Sadık ağa.

Koricıklı Hüseyin ağa                                                     Sarı Şaban Kazası :

Rahçalı İdris ağa                                                             Rasim ağa,

Percahlı Mustafa ağa                                                      Ramazan ağa,

Kınalı’dan Hacı Mahmut’un Mustafa ağa.                     İmam Mahmut efendi,

Şeyh Cema Kazası:                                                         Mestan efendi,

Hacı Hüseyin efendi.                                                       Muratlı’dan Hüseyin efendi,

Koşukavak Kazası:                                                          Ferhat efendi.

Belediye Reisi Hacı Mustafa efendi,                               Menlik Kazası:

Halil İbrahim effendi                                                      İsmail efendi.

Recep efendi.

Ortaköy kazası:

Hasan Hoca,

Mala Salih,

Yani efendi.

 

^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^

 

Tüccar Vekilleri:

            Kavala Tüccarı:

Herzevağ kumpanyası(sözcüsü) namına Azerya efendi,

Kamersiyal      „                „              „      Jak          „    ,

Eşkenaz           „                „              „      Leon       „    ,

Hacı İbrahim Paşa-zade Hüseyin bey,

„    Hafız Hüseyin efendi.

İskeçe Tüccarı:

Yusuf efendi,

Agopciyan efendi,

Hüseyin        „    ,

Eyliyadi        „    ,

Pandalaki      „    .

Reji Vekili(Tekel):

Drama Reji İdaresi müdürü Angelidi efendi.

 

—————————————

 

İhtar Radvişta murahhısları (Delegeleri) harcırahlarının verilmemesinden dolayı Kongreye

katılamayacaklarını bir Telgraf ile bildirmişlerdir.

 

Kongre; Ağustos’un birinci günü saat 13’te İttihad-ı Terakki kulübünün büyük salonunda toplanmış

ve yukarıda isimleri yazılı delegeler tamamen hazır bulundukları gibi isteyen bireyler de katılmışlardır.

 

Basım namına Kongreye katılan Yeni Asır, Zaman, Rumeli, Jurnal dé Selanik ve Pervare dé Sela-

nik gazeteleri idarehanelerine Drama Mutasarrıflığı(İdare amiri) tarafından özel bir yazı ile rica edilmiş ve

bu davete de Jurnal dé Selanik gazetesi iştirak ederek yazı işlerinden muharrir(gazeteci) Davut efendi Dra-

ma’ya gelmiştir.

Yeni Asır gazetesi Drama Mutasarrıflığına cevaben yazdığı mektupta; Muhabiri Atıf bey, Selanik’te

bulunmadığından Jurnal dé Selanik muhabiri Davut efendi’ye gazeteleri namına vazifesini bildirdiğini söy-

lemiştir. Diğer gazeteler muhabir göndermedikleri gibi bir adamı kabül etmeye de yanaşmamışlardır.

Jurnal dé Selanik baş yazarı Davut efendi Kongrede gazeteciler adına ayrılmış yere teşrif etmişler-

dir. Kongre Drama Mutasarrıfı(İdare amiri) Tahsin Bey’in yukarıda aynen  yazılan nutku ile başlamıştır.

 

Nutuk Sureti:

“Efendiler! Yaptığımız bu aciz davete bütün yürekten katıldığınızdan dolayı hükümet adına hepinize

teşekkür ederim. Ziraatçiler ve tüccarlardan ibaret bir heyetin kurulmasından maksat iki taraf arasındaki tü-

tün ticaretinin karanlıkta kalan bazı noktalarının aydınlanması; bundan sonra simsarlar(aracılar) ile ziraatçi-

lerin tütün ticareti ve ziraatının selameti bakımından hedef olan noktaya ulaşabilmeleridir.

 

Geçen sene Drama’da bazı ziraatçiler tarafından yapılan şikayetler üzerine itimat ettiğim bazı kişiler-

den şikayetin ne olduğunu tam olarak anlamak istedim. Bu davette biraz ziraat ve biraz da ticaret için olan

tarafların haklı taraflarını görmekle beraber zararın tütün ticaretini ve daha doğrusu iktisat konularını anlaya-

madıklarından ve bu dedikodulardan dolayı üzüldüklerini söylediler.Böylece bazı incelemeler yaptım sonra

bu tetkikler üzerine olayı anladım ve bir de vilayet umumi meclisince belirtilen yazılar üzerine bir beyanna-me bastırarak ziraat tüzüğünü düzenledim. Yalnız beyannamedeki bir fıkra tüccarların izzet-i nefsine dokun-

muş ve aynı zamanda Reji(Tekel) dairesi de resmi bir müracaatta bulunmuştu. Olay; oradaki sözler umumi bir tabirle yazılmış değildi! Elbette ziraatçiler ve tüccarlar içinde iktisadi işleri ve ticareti bilip de namuslu

çalışanlar çok olduğu gibi olmayanlar da vardır. Bu ifade namusuyla hareket edenler için zaten bir rica değil-

dir. Fakat bu şikayet resmi yerlerden geçmiş olup bana iletildi. Gördüm ki, kötü bir anlayış var! Bunun kaldırılması için herhalde tarafların birarada toplanması gerektiğini anladım. Hükümetin bu işe karışıp karış-

maması gerekli mi; konusunun da tartışıldığını işittim? Hükümet ve millet başka başka şeyler değildir. Tüc-

carlar ve ziraatçiler milletin kişileri olduğu gibi hükümetin de milletin selametini düşünmesi lazımdır.

 

Bununla beraber Kongreyi davet etmek vazife dışında birşey değildir. İşte hükümetin bu sosyal da-

vetten maksadı bu kötü fikirleri ortadan kaldırmaktır. Özetle söylemek gerekirse tüccarlar ile ziraatçiler ara-

sındaki anlaşmazlığın derecesi tartışıldıktan sonra artık bir daha konuşulmaması gerekiyor. Hükümet arzu et-

ti ki, hiç değilse bu anlaşmazlık tartışılsın ve bu suretle bir hukuk mücadelesi verilmesin! Hatta mümkünse

hiç ortada kalmasın. Hükümet tarafsızdır, yalnız karanlık noktalar halledilmelidir. Biliyorsunuz ki, hangi ül-

kede ham ürün varsa; o ülke bir izne tabîidir. Ama; bu işlenilmemiş ürün için de çalışmak gerekiyor. Hükü-

met zengin olmak için vatandaşlarının da zengin olmasını istiyor. Tüm ürünlere güvenmek hem ticaret haya-

tına ve hem de halkın saadetinin teminine hizmet eder. Bizim de zaten Avrupa’dan para getiren tütün ve in-

cir gibi birkaç parça ürünümüz vardır. Eğer bu ürünleri gereği gibi ıslah edip geliştirmezsek Cenab-ı Hakk’ın

bize verdiği vade iyi bir rıza göstermemiş oluruz. Madem ki, bu memleket tütün yaprağı yaşatıyor, o halde bu yaprağın lezziyetine vakıf olmak için tetkikler yapılması gerekir. Bu suretle gerçek hal ve hakikat ortaya

çıkacaktır. Ziraatçilerin namusluca işlediği bir tütünü tüccarlar da elini açarak almağa vicdanen mecbur olur.

Tüccarlar da ziraatçiler gibi hareket edince tabiyatıyla saadet temin edilir. Biz tüccarlara uymak mecburiye-

tindeyiz. Çünkü; Osmanlı tütünlerini ilan ettiren ve Avrupa’ya tanıttıranlar da bu tüccarlardır. Bu önemli

noktadan ötürü tüccarlarımıza müteşekkiriz. Fakat bir şey çok aranıyor; onun tabii kıymeti de fazladır; talep

ile arz arasındaki denge tütünün taktir fiyatı için esastır.

 

Sefa geldiniz! İnşallah burada geçireceğiniz birkaç günü milletin selameti için kullanırsınız.

 

* * *

 

Drama Mutasarrıfının nutkundan sonra muhterem Drama Mebusu Rıza efendi tarafından sureti ay-

nen yazılan nutuk okunmuş ve bu nutuk ittifakla müzakereye geçmiştir. Mebus Rıza bey efendi tarafından

Kongrede söylenen nutkun sureti şöyledir:

 

“Tüm Delegelere”

Efendiler! Sözlerimden önce belirtmeliyim ki, hükümetimiz bu insanların esas vazifelerini yapmaları-

nı istiyor. İnsanlar, insanlığın saadetinin gelişmesi için sorumludurlar. Atalet her zaman mülk-ü sefalet ve

bilhassa bahs-i felaket ve nedamettir! İnkilap tarihimizde Osmanlı Milleti geçmişinin ne derecede gelişmiş

olduğunu bütün insanlık aleminde delilleriyle ispat etti.

 

Avrupalılar gözünde “Hasta Adam!” diye anılan bu mevcudiyetimiz, sırrını devam ettirerek siyasi

konumunu korumuş; tarihe ve dünyaya temiz bir sayfa ilave ettirerek kendini göstermiştir.

 

İbtidai bir esaretten cihangir bir devlet teşkiline geçen şanlı Osmanlılar, geçmiş devletlerin esaret altında inleyen insanlarına yüksek medeniyeti, kişiliğini, konumunu ve çeşitli haklarını korumaktan hiçbir zaman çekinmemiş; bütün zorluklara rağmen bahadırlıkla, milletin sevinci için kamil bir hayat uğruna iyi

iktisatta yükselmek ve yücelmeğe kıymetli bir cevher olmuştur.

 

İlim ve marifet budur: Postabaşı(Sadrazam Talat Paşa) kitabeti gibi küçük bir memuriyetten koca bir siyaset hırkası yetiştirdiler ki, Osmanlılar yaradılıştan gelen durumlarına göre kamil olduklarına bundan büyük, bundan daha açık, parlak bir han(Devlet Reisi) olamazlar!

 

Bunca büyük hesaplar ile güzelce yaratılmış bir kadın gibi ahlakta ve zekada olgun, seçkin insan-

ların meydana getirdiği 30 Milyonluk bir millet ruhlarıyla, kalpleriyle, işleriyle metin olarak toplanarak

ileriye gitmek için birleşirse herhangibir zorluğu olur veya gösteremeyeceği bir maldan yoksun kalır mı!?

 

Güzel vatanımıza iyi bolluk, bereket veren ve bir neşe ilahisi olan nice yapılan işler, memleketimizin servetini yükseltecek; daha doğrusu milli hazinemizi bollaştıracak kadar çok olmaktadır.

 

Siyasi hazinemiz ise iki esasa ayrılıyor. Bir parça açıklama yaparsam hepinizin buna katılacağından

eminim. Fakat izaha girişmeden önce Osmanlı Donanmasının yardım heyeti merkez cemiyeti maliyesi birin-

ci defa olarak geçen günlerde toplantıya davet ettiği “Kongrenin” sonunda kongre reisi sayın bölge sorumlu-

su Mecdi efendi hazretlerinin aceleyle hazırladığı nutkundan bir cümleyi izninizle burada okumak istiyorum.

Sayın efendi siyasi olarak şöyle söylemiştir:” Donanma Cemiyetinin kuruluş maksadı barışı sağlamak ve di-

ğer harp araç gereçlerini karşılamaktır.“; evet ben de diyorum ki, bütün din kızkardeşlerimizin emniyetini temin için kuvvete ihtiyaç olduğu göz önüne alınırsa, barışın selameti için bunun gerekli görüldüğü kayıtsız şartsız kabul edilir. Her devlet maliyesinin kabülü ve siyasi işlerine göre güç bularak biraz gelişir ve kendi

yerini korur. Böylece her memleket gücünün yettiğince emniyet ve huzur içinde refahta olur. Barış içinde ol-

mak demek harp araçve gereçlerinin teminiyle oluyor. Bu araç ve gereçleri iktisadi harp faaliyetlerinin terki-

biyle elde edebiliriz.

 

Siyasi hatıramızın iki temele dayandığına işaret etmiş olarak açıklamaya gayret etmiştim. Bu iki esas ise güç ve zenginlikten ibarettir. İlk önce Osmanlı ülkesini dış işlerden ve müdahalelerden maliyeyi koruya-

rak güçsüz kurallardan kurtulmakla bir an önce Bahriyemizi tüm gücümüz ile geliştirmeye çalışmak zorun-dayız. Ulu ve gayretle dolu olan Osmanlılar gözde vatanımızın şu iki senelik zaman içinde yüksek fadakar-

lık göstererek donanmamızın birçok gereksinmelerini yerine getirdiler ve getireceklerdir. Yükselmekte iken

tüm gereksinmeler maliyenin ihtiyacına göre vatanımızın medeni dünyadaki yerine dikkat edilerek yapılma-

lıdır. Aksi halde ne kadar fedakarlık gösterseler tüm bu uğraşlar boşyere oluyor!

 

Medeniyyetin gelişmesinden faydalanmak demek hızla gelişen dünyadan kazanç elde etmek demek-

tir. Bunun yolu da vatanın yükselmesi ile maliyenin ıslahı ve menfeatleri ile yapılır. Tüm bunlarla dolayısıy-

la şahsi menfeatlerine hizmet etmiş olurlar ki, bu hususta sarf edilecek mesainin az zaman içinde yürütülecek

coşkulu bir çalışma ile bütün devlette oluşmasıdır. Bu böyle bilindiğinden seçkin harp iktisadı için yüksek emniyeti rehber edinerek bitmez tükenmez bir gayretle yüce geleceğimiz uğruna kamil olmağa çalışmalıyız

efendiler!

Özet olarak geleceğin yolunu biraz daha arz etmek istiyorum. Maddi ve manevi bir gayretle Cenabı

maksadın yolunu anlayarak, bu kutsal yol ile saadete erişmek için milletin şahsi fertleri ictimai teşebbüslerle

ve işleriyle çalışarak temin edebilirler. Memleketimiz esasen ziraat memleketidir. Ziraat ve ticaret birbirleri-

ne tam olarak bu iki meslek çakışıyorlar. Bu demektir ki, iş ve iş-iktisadı göz önünde bulundurulmalıdır.

 

Dünyanın en meşhuru olan Trakya tütünlerinin en nefis kısmının yirmibeş milyon kadar olan en mü-

him miktarını yetiştirmekle yükümlü üç önemli vilayet halkının hukuken olumlu ve olumsuz ekonomilerini

ve bu vilayet içinde yerli-yabancı tütün ticareti ile uğraşan birçok müteşebbis kişilerin gözetecekleri hukuk

işlerini temin ve bunun yürütülmesinde iki taraf arasında olacak olan anlaşmazlıkları gidermek için yüce bir Kongre teşkilinin lüzumuna göz dikilmiş; bunun için vilayet ile kararlaştırılarak Ağustos ayının başında bu-

nun toplanmasına; Drama Mutasarrıfı Tahsin Bey efendi memleketimizde meşhur bunca büyük işleri ve te-

şebbüsleri bir Lahika-i Aliyye(Büyük bir ilave yazı) ile belirttiklerinden dolayı önce kendilerini takdir ve

tebrik ederek sonra da merkez teşkil eden Drama’yı ziyaretlerinden dolayı hepinizi sevindiren Edirne, Sela-

nik ve Kosava vilayetleri adına bütün ziraatçileri, merkez tüccarlarını sonra da Murahhas(görevli) olarak

gönderilen kişileri kurulacak Kongre müzakerelerinde yürütücü ve bilgilendirici seçkin kişiler olacaklarını ve bu hususta kendilerinden istifade edilecek olan seçkin kişileri memleketim namına resmen ilan ederim.

 

Bundan sonra düzenlenecek olan programda bulunacak ziraatçiler ve tüccarlar müzakere sırasında

birer birer meseleleri konuşarak telif heyetinin asli vazifesine göre asıl müzakereye geçecekler. Bunun üzeri-

ne Kongremize iyi bir katılımla, ittifakla veya ekseriyet üzerine birinci reis ve iki tane de ikinci reis olmak

şartıyla müzakere ile yazışmaları kaleme almak için yazıcılar seçilmesini arz eder, bütün tetkiklere istinaden

ne araştırıp tartıştığınızın hayırlı bir sonucu için bütün samimi ruhumla temenni ederim.

 

Kongreyi açan Rıza Bey efendi toplumsal idare için önce bir Reis ile iki tane de ikinci Reis ve

dört zabıt katibinin seçilmesini teklif etmiş ve cemiyetin iradesine müracat edilerek otuz altı rey ile Rıza

bey Reis olmağa; otuz iki rey ile Drama Mutasarrıfı Tahsin Bey ve otuz bir rey ile de Nevrekop eşrafından

Mehmet Ali Bey ikinci Reisliğe seçilmişlerdir.Cemiyetin tutanaklarına zabıt katiplerini seçmek zor olacağı

için Başkanlık makamının açıklaması ile Mehmet Emin ve Salihli’den olan efendilerin bu vazifeye layık

oldukları kabul olunarak bu kişilerin zabıt katipliğine ittifakla karar verlmiştir.

 

__________________________

 

Birinci Celse

 

(Riyaseti Rıza Bey efendi idare etmiştir.)

Reis Rıza bey, başlangıçta aynen beyan edilen ziraat tekliflerini esas itibariyle geçici olarak müzake-

reye sunmuştur. Ziraate ait bu teklifler sekiz maddeden ibarettir:

 

Birinci Madde Güntede(Bir yer) tütün alım satımına ve değişimine son verilmesi.

İkinci Madde   – Ziraatçilerin evlerinde istif halinde olup da pazarlık edilen tütünlerden mağazalara nak-

linden sonra “çoruk” adıyla ve diğer nedenlerden dolayı tenzilat olunmaması.

Üçüncü Madde – Tüccar tarafından verilen yüz elli dirhemlik çullar belirtildiği gibi tartılarının miktarının

verilmesi.

Dördüncü Madde – Tütünlerin Belediye Kantarıyla tartısının kabülü ve Reji(Tekel) Kantarıyla da tartısı-

nın küsuratının dikkate alınması.

Beşinci Madde – Tütünler istif yapıldıktan sonra herhangi bir bölgede açık ve yapılı tütünlerden üçbeş pa-

zarlık yapıldığına müteakip yerlisi bulunan tüccarların da aynı bölgede muayene ve gözetim etmesi.

Altıncı Madde – Pazarlığı yapılan tütünlerin bir müddet sonra usulünce teslim edilmesi.

Yedinci Madde – Yapılacak pazarlıklarda esas şartların mukaveleye yazdırılması.

Sekizinci Madde – Alınacak olan tütünlerin ziraatçilerin evlerinden Balyelerin(Tütün denkleri) teslimi.

 

________________________

 

Birinci maddenin müzakeresinde İskeçe tüccar murahhası (Görevli memur) Agopyan efendi Komite-

de tütün alım satımının serbest ticarete mani olunmasından ve bunun üzerine tütünlerin sandalla kaçırılma-

sından bahsederek tütün satımının serbest bırakılmasını; Kavala tüccar murahhası Hüseyin bey de Güntede

tütün satımının tam gerçekleşemediğinden tüccarlar ile ziraatçilerin müracatı üzerine tütünlerin Güntede sa-

tılmasının gerçekleşmesi için maddenin aynen kabulünü… İskeçe Ziraatçiler Murahhası Mehmet bey de bu

maddenin esasen varlığa karşı olduğundan tütün ziraatının zarureti halinde Güntede(Toptan olarak) bazı ardı

sıra satılması reyinde bulunduğunu, Pireveşte ziraat Murahhası Rüşen bey ise Güntede tütün satılmasına Pi-

reveşte adına maddenin aynen kabulü reyinde olduğunu ve Nevrekop Murahhası reisi Mehmet Ali bey

Kongrenin toplanmasından maksat ziraatçiler ve tüccarlar arasındaki ihtilafa bir çare bulmak olduğunu; hal-

buki Güntede olacak pazarlığın tüm bu anlaşmazlıkların sebebi olduğunu,bunun üzerine teklifin aynen kabü-

lünü ve bütün bunlar bilindiğinden bazı şartların gerçekleşemeyeceğini; sonra da İskeçe tüccar Murahhası Yusuf efendi meselenin öneminden bahsederek en iyi kararın ikinci bir müzakereye sarkacağını, daha sonra

Agopyan efendi tarafının rızasıyla da antlaşmaya gerek olduğundan bunun kaldırılmasının geçerli olmayaca-

ğını reis Rıza beyin tasdiki ile geçerli olursa da miktarı belli olmadığından ve kayfiyetleri itibariyle birçok

çeşitli şekillerde yetişen bir ürünün böyle olur olmaz satışının kanunen caiz olmayacağını, Drama Mutasarrı-

fı Tahsin bey Kongrenin teşkilinden maksat ziraatçiler ile tüccarlar arasındaki ihtilafı kaldırmaktan ve bazı

noktaları aydınlatmaktan ibaret olduğundan Günte pazarlığının tüccar ve ziraatçilerin iyiliği için kaldırılması

fikrinde olduğunu söyledi. Agopyan efendi meselenin ziraata ait ve bu babta tüccarın oy kullanmasının uy-

gun olamıyacağını ifade ettiler. Bu münakaşa üzerine ziraatçiler ve tüccarlar arasındaki bütün meselenin ko-

nusu tütünlerin denk olmadan önce Güntede satılması olduğundan Kongrede daha fazla ele alınmadan ziraat-

çiler bunu daha çok uzatmadan(Güntede tütün alım satımının kaldırılmasına karar verildiğinden); ve bu tek-

liften ibaret olan birinci madde aynen oybirliği ile kabul olunmuştur.

 

Ziraatçilerin teklifinden olan ikinci Madde: (Ziraatçilerin evlerinde istif halinde olup da pazarlığı edilen tütünlerden mağazalara naklinden sonra “çoruk”olarak isimlendirilenlerden ve diğerlerinden ten-

zilat olunmaması). Bu madde açıkça tartışmaya konuldu. İskeçe’den başkalarına ait tütünler ziraatçilerin

evlerinde görülerek pazarlığı yapıldığından bu maddenin İskeçe namına temin müzakeresi için İskeçe Tüccar

ve Ziraatçiler Murahhaslarından(Görevli memur) bir gerçek açiklama istemeleri Drama Mutasarrıfı tarafın-

dan teklif edilmiş ve bu teklif kabul olunarak müzakere o şekilde olmuştur. Bu madde hakkında Agopyan efendi İskeçe tütünlerinin diğer tütünlere örnek olmadığını ve tütünün mağazaya teslimine kadar olabilecek

olan zararın mühim olduğunu ve bunun da ziraatçileri üzdüğünü; Kavala Tüccar Murahhası Adil efendi bun-

dan sonra yapılacak olan satmada ihtilafın kalmaması için Ziraat evlerinde tekrar bir muayene yapılmasını

ve teslimin köylerde yapılmasını istedi. Sonra da Siroz tüccar Murahhası Peminondo efendi mal nerede tes-

lim olursa olsun tüccarın malı nerede isterse kaldırabileceğini açıkladı. İskeçe tüccar ve Murahhası Yusuf efendi İskeçe’de tütünün mağazalara teslimi ikiyüz otuz senelik bir geleneğe ait olduğundan ve iskeçe

tütünlerinin değeriyle öneminden bahsederek bunun böyle gelip gittiğini söylemesi üzerine Mutasarrıf Tah-

sin bey zararın büyük olamıyacağından ve bu milletin altıyüz senelik bir idareyi gördüğü zarardan dolayı

yıktığından; ikiyüz otuz senelik adeti bozmayalım demek nasıl doğru olabilir? Ve bu mesele zarar mıdır?

Adet midir? Ona bakılmasının gerektiğini belirtti. İskeçe’nin kireççiler Zirai Murahhası Hasan efendi istif

edilmiş tütünün her tarafının görülebileceğini bunun üzerine yapılacak olan her türlü iştirakın ve alım satım

muamelesinin Ziraat evlerinde yapılmasını teklif etti. Bu bölümde münakaşa kızıştığından Reis Rıza bey İskeçe tüccar ve ziraatçilerinden üçer kişilik bir heyetin teşkilini ve dışarıdan gelen tarafsız bir kişinin olaya

oy vermesini teklif etti. Agopyan ve Yusuf efendiler ziraatçilerin düşüncesinin bu noktada tüccarlara takdim olunmasından Kongrede çoğunluğun aranmamasını teklif etmeleri üzerine Reis Rıza bey Kongrede çoğunlu-

ğun aranmamasının kabul olunamıyacağını, bir mecliste ekseriyetin kabulünün gerçek kanun olduğunu be-

yan etti. Mutasarrıf Tahsin bey ise tüccar ve ziraatçilerin birbirlerine karşı olan tartışmaların bir ahenk içinde olması gerektiğini ve bunların birbirlerine muhtaç olduğunu Kongrede tarafsız kişilerin ve matbacıların adı-

na muhabirlerin hazır bulunduğunu, tüccarların ziraatçileri kötülemesinin kendisini kötülemek demek olaca-

ğını beyan ettiler.

 

İskeçe ziraat ve tüccarlarından ibaret heyetin Kongreye ayrı ayrı verdikleri tekliflerden Kongrenin

bozulacağını anlayan reis Rıza beyin verdiği teklif üzerine bu durum yürütme kararı için yetmiş beş oy ile

(Tütünlerin diğer yerlerde olduğu gibi ziraatçilerin evlerinde miktarı belirlendi), ve mezkür ikinci madde

sekizinci madde ile bu surette birleştirildi.

Satın alınacak tütünler üç kontrolden geçecektir:

 

Birinci Kontrol; Ziraat evlerinde pazarlık muayenesi adıyla.

İkinci        “     ;  yine evde tartı muayenesi ismi ile tüccar tarafından belli olmak şartıyla.

Üçüncü     “     ;  bu kontrolde tütünlerin ziraatın gereği sıfatıyla mesuliyeti üzerine olarak nakil ettiği

zaman mühürlerin bozulup bozulmadığını anlamak üzere Reji(Tekel) veya tüccar tarafından yapılacak kont-

rolde ve ihtilaf çıkınca tarafların hükmü halinde mesele halledilecektir.

 

Ziraatçiler tarafından verilen resmi yazının içeriği:

 

Dünkü müzakeremizde Reji idaresinin yalnız Drama ve Zenine ziraatçileri suretiyle para gösterileceği

Mutasarrıf Tahsin Bey efendi tarafından belirtildi. Reji idaresinin şu hareketi vazifesi olmakla beraber hayret

edicidir! Fakat yalnız lütuflarını Drama ve Zine için göstermek uygun değildir. Çünkü; Reji idaresi için

vaaz olunan kanun yalnız bir kısım yerlere ait olmayıp bütün topluma aittir. Bundan dolayı en çok mağdur ve acınacak bir halde olup Reji idaresinin avanesine muhtaç bulunan Nevrekop ve Timurhisar ziraatçilerine

kongrece teşebbüsatta bulunulmasını arz ederiz.

 

2 Ağustos sene 326(1910)

Timurhisar’dan Nevrekoplu Ahmet Mehmet Emin

 

Tüccarlar tarafından verilen resmi yazının içeriği:

 

Dünkü gün ceryan eden müzakerelere göre özellikle İskeçe ziraatçilerinin gayet revahlı, dakik talepleri vardı. Tütünlerin tüccar tarafından karada teslim etmeleri meselesi! İskeçe kazası ziraatçilerinin

işbu talepleri yeni birşey değildir. Geçen sene ve hatta evvelki sene resmi ve gayrı resmi olarak sunulan

bu talepleri tüccarlar tarafından tartışılarak mevzu konusu olmuş ve mesele arz edilip tetkik edilerek bu

bölümde ziratçilere birtakım tahsilat iradesine karar verilmiş idi. Şöyle ki, Tüccar fevkalade tüm ziraat

mallarının karada muayenesiyle çürük, kapak veya dengin sol tarafına gelen tütünün sağ tarafta olan mala benzemesinden dolayı ötedenberi meydana gelen anlaşmazlığın giderilmesi için tüccar mağazasında değil de ziraatçilerin evinde itlaf edilmesinin kabülü esası kararlaştırılmış ve hatta geçen sene bazı yerlerde bu usüle uyulmuştur. Halbuki bugün meselenin fevkalade ehemmiyetini nazarı dikkate almadan bunların isteklerinin

arzusuna talep ediliyor. İşbu talebin içerdiği hususlardan kongre divanında olan tüccarYusuf efendi tarafın-

dan kısmen bahsedilmiş ve meselenin tartışılması gereken kati şeklinin belirlenmesi için bu teklif üzerine İskeçe tüccarıyla ziraatçiler arasında bir encümen teşkiliyle ileride ceryan edecek olan usül teslimi kararlaş-

tırmak üzere bu sabah alelacele olan müzakereden sonra gayet makul ve ticareti tehlikeye atmayacak derece-

de vaki olan bazı kısımları ziraatçiler tarafından reddedilmiştir. Konumuz esas itibariyle bundan ibarettir:

 

Tütünlerin don(Soğuk) olduğu durumlarda tütünlerin denge geçirilmesinden sonra olan kontrolde

üzerine fiyat konulmasında çürük, kapak veya sağ ve sol gibi itirazların bu suretle dikkate alındıktan sonra

tütünler tüccar mağazasına teslim edilinceye kadar meydana gelecek olan bir kaç gün içinde ziraatçilerin evlerinde kalacağından kaza ile tütünlerin yanması veyahut düşman tarafından çalınmasına karşı kendilerin-

den talep edilen teminata bir cevap verildiyse de bunun akılda tutulup, kazamızda birçok örneklerinin görül-

mesiyle birçok ziraatçilerin de doğrudan doğruya suistimale meyilli oldukları gözönüne alınmak istenileme-

miştir. Bundan başka İskeçe tütünleri için gayet ağır olan işbu mesuliyetten ziraatçiler kurtulduğu halde bu

suistimalin mutlaka bir zaman daha olacağını şimdiden arz edebiliriz. Böyle bir karar meselesi ise tüccar ve

ticaretimizin mahvına iki sözle karar vermek olacağından bütün bunların gözönüne alınmasına oybirliğiyle

karar verdik.

 

İlk olarak; ziraatçilerin arzusu üzerine tütünlerin bağlı denklerde muayenesiyle fiyatın köyde kesilmesi, ikinci olarak tütüncülükte teslim demek Reji idaresinin intikal muayenesi demek olacağından

ziraatçilerin diğer geçici yerlerdeki Reji anbarında ticaret mallarının teslimi, üçüncü olarak ısrar ettikleri taktirde Belediye kantarıyla da tartılabilmesi ve dördüncü olarak da tütünün Reji anbarına gelmesiyle hafif

bir muayeneden geçip köyde muayene ettiğimiz gibi mutabık olup olmadığını tetkik etmemizi ticaretin se-

lameti namına talep eyleriz.Bu taktirde işe son vermemizden önce şunu arz edelim ki, iş bu talebimiz adalete

tamamiyle uygundur.Çünkü birçok defa görüldüğü üzere ziraat henüz arzu olunan seviyeye ulaşmamış bu-

lunduğundan her vakit yüz, yüz elli kuruşluk tütünlerimizden uç, uç altı ve en iyi istimlerinden(yüklerinden)

diğer yerlerine adi, dış, orta veya malları daha iyi olan diğer kiracıların tütünleriyle değiştirilmeleriyle ve

bu suretle ticaretimizi tamamen zarara uğratmaya yöneliktir. Zaten bilindiği gibi kontrolsüz bırakılan yöne-

tim daima kötü niyete meydan vermiştir. Böylece bu bölümdeki isteklerimiz ve anlaşmalarımız söylenilip araştırıldıktan sonra meselenin kesin bir karara varılmasına temenni ve ve rica ederiz.

 

2 Ağustos 326(1910) İskeçe tüccarları namına Pandalaki Kuyumcuoğlu;

Bu dahi                        Bu dahi                Bu dahi

Agopyan                      Eliya Elidasis       Hasan Fehmi.

 

Ziraat teklifinden Üçüncü Madde – Tüccar tarafından verilen yüz elli dirhemlik çulların herkes tara

fından olasıya tartıları yapılmayarak; Balôzun(Kantar Ağ.) ne kadar olduğunun bilinmesi için İskeçe Murah-

hası Mehmet bey katıldı. Kavala tüccar murahhası Leon efendi bazı yerlerde çulun bir okkadan daha fazla

geldiğini söyledi. Drama Mutasarrıfı Tahsin bey yüz elli dirhemlik bir çulun hiçbir vicdanın kabul etmiyece-

ği surette bir okka kabul edilmesinin tüm tüccarlar adına zarar olduğunu, çullar fazla geldiği taktirde tabiatı

ile tüccarın zararı bulunduğunu ve heriki duruma karşı çulların ayrıca tartılarak doğru tartıya itibar edilmesi-

ni, böylece maddenin aynen kabul edilmesini teklif etti. (Ve bu madde tüccarlar ve ziraatçılar tarafından el-

birliğiyle kabul olumdu.)

 

Ziraatçilerin dördüncü madde teklifinden – Tütünlerin Belediye kantarıyla tartılmasının kabülü ve Reji kantarıyla tartısında geri kalan küsuratın dikkate alınması. Bu madde ikinci ve sekizinci maddelerin ye-

rine yeniye ek olarak tabiatıyla kabul edilmiştir. Çünkü esasen İskeçe havalisinden başka yerlerde tütünler

ziraat evlerinde teslim edildiğinden İskeçe ve Sarı Şaban tütünlerinin de Ziraat evlerinde muayene tartım ve

teslim olunması Kongrece kabul olunduğundan tütünlerin Belediye kantarıyla tartılması ile küsuratın dikkate

alınması tabii görülerek madde aynen kabul edilmiştir.

 

Ziraat teklifinden beşinci madde – Tütünler istif yapıldıktan sonra herhangi bir bölgede açık ve yapılı tütünlerden üç-beş pazarlık yapıldığına dair peylisi bulunan tücarların da aynı bölgede muayene ve

katılıma dahil olması; pazarlığı yapılan tütünlerin bir zaman içinde teslim edilmesi.

Tütün ticareti ve ziraatının ruhunu teşkil eden bu madde iki celsede belirlendi. Tüccarlar böyle bir teklifi kabul ederlerse uygun bir çerçeve içinde olan tütünün pazarlıkta itibar görmesine vakit kalmayaca-

ğını ve ziraatçıların da tüccar tarafından böyle bir kayıt kabul olunmazsa “pilli” tütünlerin bazı seneler olduğu gibi aylarca ziraatçilerin evlerinde kaldığını ve bazen de çürüyüp mahvolduğunu, böylece teklifte bulunan en önemli bu maddenin kabülünü onayladı. Reis Rıza bey ile Drama mutasarrıfı Tahsin bey bu bölümde ziraatçileri haklı gördüklerini ve tüccarı mümkün olduğu kadar rahat bırakmaları gerektiğini açık-

ladılar. Agopyan efendi, Perivan tüccarlarının pisli olan tütünlerini almalarını ve bundan sonra peyli olan tü-

tünlerini de almaya mecbur olduklarını, bundan sonra tüccara böyle bir yük yüklememeleri gerektiğini söy-

ledi. İskeçe tüccar murahhası Yusuf efendi, Agopyan efendinin ifadesinin uygun olduğunu ifade etti. Nevre-

kop murahhası Emin efendi, Nevrekoplu açık tütünler alındıktan sonra bazen üç-dört ay içinde peyli tütün pa

zarlığına başlandığını ve bundan ziraatçilerin zarar çektiklerini belirtti. Ve Agopyan efendi Yusuf efendilerin

ifadelerini red etti. Nevrekop murahhası Mehmet Emin efendi tütünlerin zamanının bahar zamanı olduğunu ve açık tütünler şubat ayında satılırken peyli tütünlerin Ağustos sonuna kadar kalmasından ziraatçilerin tabii

müteessir olduklarını; Agopyan efendinin bu tütünleri alamayız, memurumuz yoktur! ifadelerini kabul ede-

miyeceklerini ifade etti ve Periman murahhası Hilmi efendi, Mehmet Emin efendinin ifadesini teyit ederek

bitirdi. Sonra Perimanlı Hayri ve Boyranlı Sefer efendiler herhalde peyli tütünlerin pazarlığı için bir müddet

tayinini istediler. Kavala tüccar murahhası Hüseyin bey “peyliler” üzerinde de tüccarın hukuku olduğundan

bu hukukun tüccarın teklifindeki ikinci maddenin müzakeresinde tekrar tartışılarak uzun uzadıya konuşulma-

sına geçildi. Mağazalar vekili Azerya efendi peylilerin açık tütünlerin pazarlığından sonra alınmasını ve za-

man tayin edilmemesini; fakat anlaşmaya bir müddet istenirse Drama ve Siroz havalisi için açık tütünlerin pa

zarlığı için en az birbuçuk ay zaman verilmesini. Nevrekop, Cemabela gibi uzak yerler için de en çok Hazi-

ran ayına kadar vakit tanınmasını teklif etti. Nevrekoplu Mehmet Emin efendi, Ezerya efendinin teklifini ka-

tiyyen kabul etmeyeceğini ve Nevrekop “peyli” ziraatın “peysizlerden”en çok onbeş gün bekleyeceğini söy-

ledi. Perimanlı Hayri efendi bu maddeye pazarlık başladıktan veya bittikten sonra mı itibar edileceğini sor-

du? O halde tüccarlar “açıkları” çekmeye başladı mı, “peylileri”de almaya başlamalılar! Reis bey piyasanın zamanının tayin edilemiyeceğini ve böyle birşeyin tayininde tüccarın açık tütünlerini rakiplerine kaptıracağı-

nı mesela: Cemabela, Nevrekop gibi uzak yerlerin “peylileri”tehir edeceği, velhasıl bu temdit ile tüccarın

zorluğa uğratılacağını iddia etti.Drama murahhası hacı Salih ağa-zade Ahmet efendi“peysiz”olanların Pazar-

lığına başlandığını bunun için “peylilerin”de alınmasını teklif etti ve bunun için birçok ay zaman tanınması

gerektiğini istedi. Boyranlı Sefer efendi, tüccar nasıl kendi hukukunu gözetmek isterse çiftçiler de öylece kendi hukukunu düşünür ve bir ay müddet tayin olunmasını bekliyorum dedi. Nevrekoplu Mehmet Ali bey,

Ahmet efendinin teklifini kabul etti ve her yer için birbuçuk ay zaman tanınmasını istedi. Bu sırada ziraatçı-

ların birçokları söz aldılar ve münakaşa çoğaldığından tüccarlar böyle bir kayıda girmenin imkanı olmadığını

söylediler. Ziraatçiler ise “peylilerin” hukukunun korunmasının ancak böyle bir kayıt ile olabileceğini iddia

ettiler. Cumabela köyü de “peyli” tütünlerin “peysizlerden” sonra satıldığını bunun için eski halin devamını istediler. Tüccar bu teklifi kabul etti. Zaman tanınması için en çok Nevrekop ziraatçilerinin iyiliği düşünülü-

yordu. En son bütün ziraatçilerin vekili olan Azerya efendi “peyli” tütünlerin”peysizlerden” sonra alınacağı-

nı ve bu durumda bütün tüccarların son derecede gayret edeceklerini, bunun için bir müddet konulmamasını,

böylece ziraatçileri herhangibir şikayete mecbur etmemek için tüm güçleriyle çalışacaklarını “Parol-Donur

tabiriyle temin ve teyit etti!

 

Drama mutasarrıfı Tahsin bey”Parol-Donur”(Namusumla temin ederim)demek olacağından Kumarsi-

yal murahhası Jak efendi Azeryan efendinin bu teklifini Kumarsiyal namına kabul eder ve diğer tüccarlar da

buna iştirak ederse pazarlığın, ticaretin namus ve vicdanı altına bırakılmasını ziraat murahhaslarından talep

etti. Ve bu teklif maddelerin(Ticaretin gösterdiği teminatı ve verdiği “Parol-Donor” sözü üzerine eski usüle

göre) yürütülmesini red etti! Çünkü; tekliften altıncı madde – (Pazarlığı yapılan tütünlerin uygun bir zaman

içinde balyeler halinde teslim edilmesi.). Pazarlığı yapılan tütünlerin bir müddet muayene için tartılmasının

imkansız olacağını ve böyle bir kayda tüccarın giremiyeceğini Leon efendi beyan etmiş; Agopyan efendi de:

Zaten ötedenberi her pazarlığın bir müddet içinde teslim edilmek şartıyla yapıldığını eda etti. Kavala tüccarı

Hüseyin bey de Agopyan efendinin bu ifadesine iştirak etmiştir. Reis Rıza bey zaman tayininin taraflara bı-

rakılması halinde hem müntaki, hem kanuni bir muamele yapılmış olacağını; çünkü bu ihtilafa nazaran böyle

bir madde tayininde neticeye ulaşılamıyacağını ifade buyurduklarından bu teklif Adil bey ile Nevrekop zi-

raat murahhası Mehmet Emin efendi tarafından kabul edilmiş ve Drama ziraat murahhası Ahmet efendi

Nevrekop ziraat murahhası Mehmet Ali bey ile Periman ziraat murahhası Sabri efendi azami bir müddet

tayini fikri hakkında ısrar etmişlerdir. Boyran bölgesinden olan Hızır efendi tütünlerin tartısı için bir müddet

tayininin kabul edilmemesi ve ziraatçiler için de mahsurlu gördüğünü beyan etti.

 

Madde reye konarak: (Müddet tayininin taraflar arasındaki anlaşmaya göre tüccarlar ve ziraatçiler arasındaki menfaatlere göre kayıt altına alınmasına çoğunlukla karar verilmiştir.

Ziraatçilerin teklifinden yedinci madde – (Yapılacak pazarlıklarda esas şartların mukavelesinin yazılması.).

Mutasarrıf Tahsin bey; bu maddede taraflar arasında önemli birşey göremiyorum! Mademki tüccar: Ben bu şartları istiyorum, diyor ve senet alınıyor. Ziraatçiler ben de bu şartlarla veriyorum! Demeğe ve bu-

na karşılık tüccardan senet almağa kanunen ve muvafeken haklıdır. Gerçi köylülerin birçoğu okuma, yazma

bilmiyorlarsa da Kongre ve Kongre içeriği ile ziraatin yazışmaları çiftçilere bildirileceğinden bu şartlar ye-

dinci maddedeki yazılı mukaveleyi ziraatçiler adına da temin eder. Binaenaleyh maddenin tartışılmaksızın

kabülünü teklif etti. Ve bu teklif çoğunlulukla kabul olundu.

Ziraatçilerin teklifinden sekizinci madde – (Satışa sunulan tütünlerin Ziraatçilerin evlerinde balyele-

rin teslimi. İskeçe ziraatçiler ve tüccarlarına ait olan bu madde ikinci madde ile beraber İskeçe tütünlerinin de diğer “Leva” ve kazalar tütünleri gibi ziraat evlerinde teslimi esas olarak kabul edilmiş ve reis Rıza bey

efendinin sunduğu teklif de onların iradesine göre yetmiş beş oy ile uygun görülmüştür. Yâni; tütünlerin üç

muayeneye tabi tutulması şartı ile tütünlerin ziraat evlerinde teslimi kabul olunmuştur.

İhtar – İkinci maddenin yeni suretine bakılsın!

 

_________________________

 

Ticari Teklifler

            Birinci Madde – “Peyli” ziraatçiler fiyatla uyuşamazsa diğer tüccarlara ürününü sattığı halde müşteri

bulunan ticaretçiler peylemiş olan tacire tütünün bedelini faiz nizamnemesiyle beraber ita etmesi.

İkinci Madde – Bir tüccara borçlu iken diğerin pey vereceği zirağın borcunu ona göre vermesi  ve

teklifini belirtmesi.

Üçüncü Madde – Öteden beri tütün ziraatıyla uğraşan ziraatçilerden bir başkası yeniden ziraat ruhsat

namesi almak için vereceği dilekçeye iliştirilmek üzere hangi araziyi kullanmak isteyeceğini ve o arazi sahi-

binin tüccara borçlu olup olmadığını kurulan heyetten bir şehadetname(Yazılı bir belge) almadıkça Reji ida-

resinden kendisine ruhsatname verilmemesi.

Dördüncü Madde – Tüccar “peylediği”ziraatçilerin Ziraat Kayıtları Pey Defteri’nin bir örneğini Reji

İdaresine verip zirağın kaybolan kısımlarını aramak veya tütünlerini özel olarak nakletmek için idareye mü-

racatı anında, bu kayıtlı defterlerde tutulan kayıtların Reji(Tekel) İdaresi tarafından göz önüne alınması.

 

 

***

 

 

Tüccarlar tarafından birinci Madde Teklifi – “Peyli” ziraatçiler fiyatta uyuşamazsa diğer tüccarlar mahsülünü sattığı halde müşteri bulunan tacir “peylemiş” olan tacire tütünün bedelini faiz nizamnamesiyle beraber bildirmesi. Madde müzakereye konunca İskeçe tüccar murahhası Yusuf efendi; bir tüccara yüz lira

borcu olan bir ziraatçinin meselâ kırk liralık mahsülünü diğer bir tüccara fazlasıyla faiz nizamnamesine göre vermesi halinde alınacak paraya teminin ana maksat olduğunu; çünkü mutabakat altmış liralık mı olacaktır? Diye sordu ve bu maddenin ikiye ayrılmasına; yani tütünü borcuna mukabil gelecek ve gelemiyecek ziraat-çilerin belirtilmesini teklif etti. Agopyan efendi bu faiz nizam mahsül bedelinden mi, yoksa esas borcun mu

itibar edileceğini sordu? Esas borçtan itibar edileceğini reis bey ihtar etti! Ve Mehmet Ali bey ile beraber ziraatçiler yeddine tüccarlardan bir hesap pusulası verilmesini uygun gördü. Adil bey tüccarın hukuki daya-

nağı olmamak için maddenin terkini teklif etti. İskaçeli Mehmet bey ile Görüç köylü Hüseyin efendi faiz ni-

zamı olan % 9’u vermekten başka kanuni ve vicdani bir çaresi yoktur; çünkü yedinci maddede kabul edilen

yazılı mukavele gereğince tüccar piyasa başladığı gibi tütünü almazsa ziraatçilere haber gönderir ve başkala-

rına satar, bedeline faizini verir. Fazla borcu kalırsa gelecek sene tütünü ile veya başka bir suretle temin eder

Her ziraat kompanyası vekili Azeryan efendi % 9 faizin maksadı yatıştıramıyacağını, şimdiye kadar olan fa-

izden mağazaların yararlanamadığını bundan dolayı faizden başka okka başına da komisyonculuk alınmasını teklif etti.

Nevrekop ziraatçiler murahhası Mehmet Emin efendi çiftçilerin %15 faize bile razı olduğunu söyledi.

İskeçe tüccar murahhası İliyadis efendi %9 faizi İskeçe tüccarı adına kabul etti ve alkışlandı. Mutasarrıf Tah-

sin bey İskeçe tüccarının hamiyetini taktir ile Kavala tüccarının da bu teklifi kabul etmesini ve hatta Musiyo-

vikis ile lazarımız Râhi efendilerin ifadelerine nazaran pay vermekten maksat fazla tütün almak olduğunu, şu

teminata göre faizin öneminin olmadığını belirtti.Bu müzakerelerin sonunda Nevrekop ziraat murahhası Meh

met Ali beyin teklifine göre (%9 faiz verilmek şartıyla) madde aynen kabul olundu ve Kavala tüccarı da %9

faizi kabul etti.

 

Tüccarlar tarafından ikinci Madde Teklifi – (Bir tüccara borçlu iken diğer tüccarların “pey” vereceği ziraatçıların borcunu araştırarak ona göre verilmesi ve bunu belirtmeleri.)

Reis Rıza bey maddeyi açıkladı; Nevrekop ziraat murahhası Mehmet Ali bey yeniden “pey” verecek

Tüccar ve ziraatçıların önceden “peyli” olduğu tüccarın ödemesi gereken borcunu ödemesini; ama hesabını belirttiği tüccarın da ziraatçilere yazılı bir hesap belgesi ile bunu göstermelerini belirtti. Drama murahhası

Perimanlı Ahmet efendi de aynı konuyu dile getirdiğinden Reis bey Mehmet Ali beyin teklifini reye

koydu ve bu teklif çoğunlukla kabul edildi.

 

Tüccarlar tarafından üçüncü Madde Teklifi – (Ötedenberi tütün ziraatiyle uğraşan ziraatçilerden başkası Ziraat Ruhsatnamesi almak için vereceği dilekçeye iliştirilmek üzere hangi araziyi kullanacağını ve o

arazi sahibinin tüccara borçlu olup olmadığını belirtmek üzere heyetten bir şehadetname almadıkça Reji idaresinden kendisine ruhsatname verilmemesi.)

 

Reis Rıza bey bu maddeden maksadın ne olduğunu izah etti. İskeçe ziraat murahhası Mehmet bey bu

Maddedeki maksadın tüccarın hukukunu temin etmekten ibaret olduğunu söyledi. Ama; bu hususun bazı yerlerde geçmediğini de belirtti ve tüccarın bu noktaya göre bazı haklarını silelim, dedi. Bunun için de yeterli bir açıklama yaptı. Nevrekop ziraat murahhası Mehmet Ali bey tüccarının hakkının olduğunu söyledi.

Dramalı Ahmet ve Timurhisarlı Ahmet efendiler mevzunun aile arasında cereyan ettiğini bunun için yapılan mukavelenin kesin olup olmıyacağının anlaşılamıyacağını iddia etti. Cumabela ziraat murahhası Yeis efendi

Reji’den (Tekel) ruhsatname alınması için yapılan işlemde muhtar yeri vardır! Böyle olup olmadığını muhtar

tasdik etsin dedi. İskeçe tüccar murahhası Yusuf efendi bu meseleye önem verilmesini ve bunun için tücca-

rın hukukunun korunmasını ileri sürdü. Reis Rıza bey, Yeis efendinin teklifini uygun buldu. Nevrekop ziraat

murahhası Mehmet Emin efendi;Yeis efendinin teklifine göre muamele yapılırsa muhtarların uyuşmazlığına

meydan verileceğini bunun üzerine ruhsatnamenin aile reisi adına çıkarılmasını beyan etti ve Boyranlı Sefer efendi; muhtar ile ihtiyarlar heyetinin ziraatçilerin mahvına sebep olan böyle bir şeyi, yani bir iki konuyu ka-

bul edemeyiz ben bunu reddederim dedi. Drama mutasarrıfı Tahsin bey ihtiyarlar heyetinin resmi ve kanuni

işiyle yükümlü olduğunu buna binaen vazifelerini suistimal ederlerse veya hiç araştırmadan bir muamele ya-

parlarsa kanunun önünde mesul olacaklarını ve bu işin dolandırıcılık ile bir tutulacağını bunun için ihtiyarlar

heyetinin umumi ahlakı korumak ile mükellef bulunduğunu; binaenaleyh! Yeis efendinin Purvi zirağ murah-

hası İbrahim efendinin: Bu taktirde buna karşı gelmemize bir sebep yoktur! demesiyle ihtiyarlar heyetinin

tasdik ve tescil olunmasını ve bu surette ziraat hukukunun muhafaza edileceğini, zaten bu işin aile arasında uygun görüldüğünün izahı yapılarak o şekilde kabülünü teklif etti. Tüccar murahhası Leon efendi bu esas ye-

ni zirağ için kötü değil; fakat eskileri ne yapacağız? Diye sordu. Nevrekoplu Mehmet Emin efendi, eski zi-

raatçiler aynı şekilde bundan sonra da devam ederlerse men edilmiyecekler mi? diye sordu. Mutasarrıf Tah-

sin bey; bunun eskisi, yenisi olmaz! İhtiyarlar heyetinin yapacağı işi bilip de susan köylü şüphesiz o namus-

suzluğa iştirak eder. Bu taktirde hükümete haber verilmelidir, dedi. Reis Rıza bey, Yeis ve İbrahim efendile-

rin tekliflerini oya sundu. Bu arada muhtarlar tarafından da içerisine (karşı çıkılmamıştır.) diye mühürlenme-

si suretiyle tadilan ve müttefiken madde kabul edildi.

 

Tüccarlar tarafından dördüncü Madde Teklifi – (Tüccarların bildiği ziraatçilerin kayıt defterini

Reji İdaresine bildirip ziraatçilerin kaydının kaybolması nedeni ile koçan aranması veya tütünleri nakletmek

için idareye müracaatında eski defterlerde olan kaydın Reji İdaresince dikkate alınması.)

 

Reis Rıza bey maddeyi izah ettikten sonra ziraatçiler zayinden koçan arıyor ve sonra tütünlerini kaçı-rıyor; biz buna mani olmak istiyoruz, dedi. İskeçe ziraat murahhası Mehmet bey bu maddenin Reji’ye ait olduğunu; fakat suistimal addedildiğinden maddenin aynen kabülünü teklif etti. Komarsiyal mağazası vekili

Jak efendi; tüccar ziraatçiler ile uyuşamazsa tütününü geçirmesi için ona bir meruriye verecektir. Tüccar ta-

rafından Reji’ye verilecek defter tetkik olunduktan sonra maksad ve hukuk gözetilmiş olur. Bu madde araya

konarak Sabri efendinin teklifine göre maddeye(Hususi kaydının ilavesiyle aynen kabülüne karar verildi.)

ve bu suretle de tüccar teklifleri sonuçlandı.

 

  • İstitrad (Başka bir konu) –

 

Mutasarrıf Tahsin bey, Kongre Murahhasları tarafından çeşitli konular gereğince bir dizi yazılı tasarılar

verilerek tüccar ve ziraatçilerden karışmış bir encümen teşkiliyle bu ‘layihanın’(konunun) encümende

tetkik edilmesi için özetle kongreye bir rapor olarak arz etmelerini teklif ettiğinden bu teklif kabul edil-

miş ve bu heyetin gelecek kişilerden teşkil edeceği beyan olunmuştur. Yalnız tüccar esas tekliften başka teklifleri olmadığını açıkladığından encümen ziraatçilerden teşkil etmiştir.

 

  • “Layiha Encümenleri” –

 

Cemabela : Halil Refat efendi,                               Timur Hisar : Hafız İbrahim efendi,

Kavala     : Hüseyin Hüsnü bey                             Sarı Şaban   : Rasim efendi,

Zine         : Paminando efendi,                               Nevrekop    : Mehmet Ali bey,

Siroz        : Derviş bey,                                          Gümülcine   : Agoş ağa,

Ortaköy    : Hasan efendi,                                       Pereveşte    : Rüşen efendi,

İskeçe       : Abdülrahim efendi,                              Koşukavak : Halil İbrahim efendi,

Drama      : Ahmet Şakir efendi.

 

Kongreye iştirak eden azalar ve konuları yerine ve zamanına göre kaleme alınıp sonra da Kongre

teklifine uygun görülen yazılı sureti böyledir:

 

Drama :

1 –        Tütün yapılması için ziraatçinin ya Ziraat Bankasından veya diğer bir şirket tarafından zirağın olması hesabıyla icap eden miktarın belirlenmesinin teşebbüs edilmesi.

2 –        Reji İdaresinin zirağa muavenet için ikraza mecbur olmadığı ve meblağın belirtilmesi hakkındaki ni-

zamnamenin tatbikine geçilmesi.

3 –        Ürün satışından %1 miktarın alınmasıyla on sene içinde bir İktisat Sandığının kurulması.

4-         Tüccar namına hareket eden Komisyoncuların Resmi bir vekalete haiz olması.

5 –        Gerek mevcut Rejinin yürütme işinden veya tekrar diğer bir kampanyaya katiyyen izin verilmemesi.

6 –        Kongrenin bu suretle her sene yürütülmesiyle birlikte diğer ticari ve zirai işlerde böylece Kongreler

kurulmasının teşviki.

Ortaköy :

1 –        Ortaköy kazası sakinlerinin tütün ziraatı hakkındaki Ruhsat Tezkeresi müddetinin Mayıs’ın onbeşine

kadar uzatılması.

2 –        Tütün Ruhsatnamelerinin ziraatçılar adına ve hane başına olması.

3 –        Reji nizamnamesine göre Reji İdaresinden tahsilat talebi.

4 –        Rejinin “yeşil” tahmininde adilane hareket etmesi.

5 –        Reji(Tekel) tarafından müsadere usülünün uygulanması.

6 –        Pazarlığında uyuşulamıyan tütünler hakkında Reji nizamnamesi özel maddesinin uygulanması.

7 –        Tütünlerin en yakın Reji anbarında nakline ruhsat verilmesi.

Cemabela :

Mevcut temennilerin tekrarı olduğundan yeniden yazılmasına gerek görülmedi.

Gümülcine :

1 –        Müsadere kurallarının kaldırılması taraftarı,

2 –        Gümilcine’ye gidecek olan tüccar alacağı tütünü cıvar vilayetin heryerine nakline müsade etmesi.

Sultanyeri :

1 –        Sultanyeri, İskeçe tohumu istiyor! Bunun tedariki ve satımının gereklerini yapmak.

2 –        Kongrece kabul ve onaylanacak olan maddelerin iyice icrası için buna nezaret etmek üzere heryerde

birer heyet teşkili.

Perveşte:

1 –        Ticaret ve Ziraat odalarının daha aktif bulunması ve olmayan kazalarda birer oda teşkilinin temenni

edilmesi.

Ravika Mıntıkası :

1 –        Refuzelerin mahsüllerden aynı zamanda ayrı olarak satılamaması.

2 –        Tütünlerin birbirlerinden ayrılması arzusu.

3 –        Birinciden alınan çulların aynen iadesi.

4 –        Ziraatçiler mallarını tüccara teslim ettikten sonra istese yeniden parasını alabilmesi.

Purivi :

1 –        Reji İdaresi mademki şartname ahkâmının onaltıncı maddesine riayet etmiyor!? Buna göre müsadere

etmeye de hakkı olmadığı.

Avrathisar :

1 –        Dört saatte müzakere teklifi kabul edilen mevzuları tekrardan ibarettir.

Teklifler : Mehmet bey İskeçe programında olup dört saat müzakeredir.

Purivi : Ziraat teklifini içeren programdaki ikinci maddenin topluma açilması temennisi.

Kavala – İşkenazı :

1 –        Bundan böyle tütünlerin denklerine kapak ve direk ilave edilmiyerek halis; yâni her cinsinin ayrı olarak satılması.

2 –        Yükümlü olan birincilerin borcundan kurtulması için tütünün koçanını başka isimle yazdıramaması.

 

– İstitrad(Başka bir konu) –

 

            Ziraat Bankasından para almak hususunda bankanın tehsilat(ödeme) göstermesi.

 

____________________

 

           

   Layiha okunmadan önce Siroz, Ziraat Murahhıslarının(görevlierinin)“güntede” tütün satılmasına dair

verdikleri takrir Siroz hakkında istisna bir muameleye gerek olamıyacağından ekseriyetle red edildi.

 

Bu müzakereye ikinci reis mutasarrıf (Bölgenin en yetkili amiri) Tahsin Bey reislik etti. Reis, Drama’

nın birinci teklifini okudu ve içeriğini açıkladı. Rıza bey bu konunun öneminden bahsederek en sonra ayrıca

müzakeresini teklif etti ve kabul olundu.

 

İkinci madde de Rejinin ikraza mecbur olması meselesi tartışmaya konuldu. Rıza bey, Reji ile Ziraat-

çilerin ihtilafatının çokluğundan ve meşrutiyet devrinde esaslı teşebbüsata başlandığından bahsetti ve Tahsin bey Rejinin Drama ziraatçilerine ikraza başladığını, Drama gibi diğer yerlere de hükümet nezdinde teşebbüs-

den geri durmamasını müzakere ederek mebus Rıza bey ile Drama mutasarrıfı Tahsin beyin müşterek bir tel-

grafname ile yüksek hükümet makamından istirham bulunmalarına karar verildi.

 

Üçüncü madde mali banka teşkili meselesidir.Reis Tahsin bey bu talebin yalnız tütün için değil vatan

ve millet hakkında da ilgili olduğunu; çünkü Bulgaristan gibi diğer hükümetlerin hep mali banka vasıtasıyla

yükseldiğini ve Mehmet Ali bey de Yunan karşısındaki Eşkâr(Bir bölge adı) ve Bulgaristan’ın yükselişiyle

olumlu olduğundan hemen kabülünü. Periveşte ziraat murahhası Rüşen bey bu teklifin bütün şartları ile ka-

bül edilmesini ve Periveşte ziraatçileri adına %3 ita edeceğini, diğer murahhısların da bu fikirde bulundukla-

rını beyan ettiğinden İktisat Şirketinin kabülüne oybirliğiyle karar verildi. Agopyan efendi ziraatçilerin bu

girişimini vatan adına tebrik etti!

 

Reis, Mutasarrıf Tahsin bey: -Şimdi arkadaşlar! Bu şirket sandığı ziraatçilerimizin geleceği için olan

binaya derin bir temel oluyor. Bu temel ne kadar etraflı yapılırsa ileride o derece dayanıklı ve mükemmel o-

lur. İtiraf ederiz ki, biz bu gibi teşebbüslerden o kadar çok haberdar değiliz. Bunun için ihtimal ki, meselenin

tadını bilmeyenler (adam sende, ne olacak!?) diyecekler ve bu gibi kimseler de çoğunlukta olacaklardır. Fa-

kat bunlar böyle demekle katiyyen memleketin selametine hizmet etmiş olmazlar.

 

Bir mesele tam olarak incelendikten sonra onun üzerine bir çoğunluk sorulursa böyle bir çoğunluk

gerçek bir çoğunluk olur. Yoksa hakikat gerçekleşmeden çoğunluk aranırsa bu çoğunluk gerçek bir çoğunluk

olamaz. Hem de köylerde bu gibi konuları anlatacak olanlar, köy halkının güvenirliğini kazanmış olanlar ol-

malıdır. Bu şekilde bizim anlayışımızda kişinin önemi büyüktür. Şimdi köylere gidildi mi? anlatırsanız; hiç

bir vakitte para konusunda insanlar pek ileriye gidemiyor, fedakârlık edilmiyor ve iş görülmüyor. Oysa ti-

carette esas olan dayanıklılıktır. Ticaretin esası paradır; para da tüccarın elinde olduğundan buna karşılık hep

bu işlerde geri kaldığını görüyoruz. Bundan ötürü rençber(Çiftçi) susuyor! Tütüncülüğün selameti için eğer

biraz fedakârlık edersek bu iş meydana çıkacaktır.

 

Demek istiyorum ki, bugün her ziraatçi azıcık bir para verirse bu şirket teşkil edecektir. Bunun için

herkes gönlünce hareket etmelidir. Hali – vakti yerinde olanlardan bu meselede fedakârlık isteyeceğiz. Bu

memleketin derdini hepimizden önce anlayan merhum Mithat Paşa halkı iktisada alıştırmak için Tuna vila-

yetinde İktisat Sandıkları teşkil etmedi mi? Bundan sonra hazır bulunan Agop paşa İktisat Sandıkları hak-

kındaki teşkilatını Ziraat Bankalarına bırakmıştır.

 

Mithat Paşa’nın İktisat Sandıkları da her ülkede gözde olan sandıklardır. Biz de bu sandıkları tütün veya incirle tesis edebiliriz. Drama bu girişimle memleket için büyük bir çığır açıyor. Şirket iyi teşekkül

edip meselâ bin lira ile işe başlarsa ben eminim ki, şirkete tütün satacak adam ailesine(Ben tütünümü şirkete

satacağım, tütünü iyi işleyelim; bari şirket bu itimadı kazansın.) diyecektir.

 

Böyle bir şirket için vaktiyle yapılmış bir nizamname görmüştüm. Biz de onu esas kabul ederek bir

nizamname yapabiliriz. Bir de var ki, biz bu durumu bir mazbata ile devlet şurasına göndererek böyle bir ni-

zamname talep edelim. Nizamname yapılmasına her yerde birer heyet teşekkül eder. Her kazada %1 ve 2

vererek toplanan paralar toplandıktan sonra sandık namına, ya da vilayet adına olarak bu iş için de bir müd-

det tayin ederiz. Sonra her kazada fadakâr bir adam seçeriz. Ziraatçiler sıkılınca bu şirkete tütününü verir ve

şirket de bunları alır. Bu şirketi yoluna koymak hükümetin yardımıyla olacaktır. Şimdi dediğim gibi ziraatçi-

ler kendi malına ve metanetine güvenerek işe başlarsa muvaffak olurlar. Aksi halde hiçbirşey olmaz! Şu tec-

rübeyi taktir etmek için buradan başlamalıyız. Hem de efendiler! Bunu biraz uzak görmeli; ama hakikati de sevmeliyiz.

 

Ben biliyorum ki, bu şirketi mahvedecek bir güvensizlik olacaktır. Bilinçsizlik ve güvensizlik madem

ki, bu şirketin kaderidir, bu noktayı da düşünmek lâzımdır. Bu noktayı düşünmek; insan için biraz da dışarı-

ya bakmak demektir. Her bankada müdür, muhasebeci, sandık başkanı vs.gibi birçok çalışanlar vardır. Bun-

lar milyonlarla oynadığı halde bunlara güvencemiz kendi namuslarıdır; kefil filan pek aranmaz! Bir müddet

hiç kefaletsiz iş görülürse birçok dalevereler döner. Namussuzluğu kabul ediyor muyuz? Bu bir ahlâk zayıf-

lığıdır. Böyle ahlâk zayıflıkları olursa ne biz, ne de hükümetimiz yükselemez. Bu güven konusunu söyleyen

güven ve ahlâk noktasını göz ardı edemez. Biz kendimizde bu güveni niçin bulamıyalım!? Bunun çaresi; yâ-

ni itimatsızlığa çare yine kendisidir, itimattır! Vatanını seven kimse böyle olmalıdır. Bak! Bir harbe giden

ordu kumandanına koca bir memleket teslim ediliyor. Biz bunun namusuna nasıl itimat edersek bir İktisat

harbinde de kumandanlık edecek kişilere aynı güveni beslemeliyiz. Böyle bir İktisat ordusu için de iyi bir

kumandan lâzımdır. Bu ordu güçlü olabilmek için kumandanına ciddi bir güven beslemesi zorunludur. İkinci

olarak demiştik ki, bu çoğunlukla tesirlerini cahil halk üzerinde gösteriyorlar. Bu gibi olanları Allah ıslah et-

sin diyeceğiz! Birbirimizin yardımcısı olmağa çalışmalıyız. İnsan kendisini hiç şikâyet eder mi? Mesela, asit içsek bakalım birşey olur mu!? denilmez. Nasıl bir şahs-ı heyet noktasından acı tecrübeler yapmazsa; yüce

bir şahıs olan millet de hayatının mahvına sebep olacak şikâyetlerden vaz geçmesi lazımdır. Bunun için bu

cemiyeti kurmak ancak birlik ile olur. Cemiyet bile (İttihat ve Terakki) altında toplanarak vatanı kurtardı.

Dedikodulardan çekinmeliyiz; bunun için de bir parça hesap edelim! Bir kimse bu şirketten faydalanınca i-

çinizden biri çıkıp onu susturmalıdır. Hakikatten kaçmamalı. Eğer muzırlık ve itimatsızlık baki olacak ise o

taktirde bu şirket olamaz. Yok eğer bunlardan vazgeçersek bu şirket bu gece tesis etmiş demektir. Sizden her

kazanın bu babtaki fikrine dair izahat isterim. Bir memlekette bunlar galip ise orada katizzet o şirket olamaz.

Her kaza şirket hakkındaki fikrini söylemeli. Hattâ, Kongre azasından olmıyanların da fikirlerine katılalım.

Bunun esasına bir itiraz var mı?

 

Mehmet Ali bey kongrenin maksat ve esas gayesinin toplumun korunması ile ziraatçilerin rafahı oldu

ğundan; bu yüzden hiç bir çekinmeden ilk olarak müessesenin temel şartlarının belirlenmesini teklif etti. Ka-

vala’lılar, banka teşkilatının kaza, sancak veya vilayet itibariyle mi icra edilmesinin münasip olacağını sordu

lar. Reis Rıza bey teşkilatın “levi”(yükümlülüğü) üzerine alması münasip olacağı; çünkü her kazanın bir ban

ka tesisine muvafık olacak İktisat Müsadesine haiz olmadığını söyledi. Mehmet Ali bey de Rıza beyin fikrine katıldı. Ahmet efendi teşkilatın kaza itibariyle olması bankanın idaresinde çalışan memurların suhulet

ile tedarik olunabilmesine müsade olunduğunu beyan etti. Mehmet Ali bey de önce umumi bir teşekkül oluş-

turulacak ve kazalarda birer şube kurulabileceğini belirtti. Mutasarrıf Tahsin bey Mehmet beyin fikrine işti-

rak etti; ama ilk önce esasa geçip teşkilat kurulduktan sonra bunları düzenliyerek bir merkez tayin edilmesi-

nin kolay olduğu fikrini belirtti.

 

Her kazada ayrı, ayrı teşkilat vücuda getirilmesini müdafa eden Ahmet efendi memleketlerinde üçyüz

lira ile yaptıklarını ve on bin okka tütün açıkta bıraktıklarını söyledi. Mehmet Ali bey, üçyüz lira gibi cüzi

bir kuvvetle bu kadar büyük işler görüldüğü gibi bunların birleştirildiği taktirde çok daha büyük işlerin ola-

cağını söyledi. Rıza bey iane-i ceriyyeyi (toplanan yardımları) temsil ederek teşkilatın lev’i itibariyle icrası

halinde vücut bulacak münafadan ve öyle üçyüz lira gibi cüz’i bir sermaye ile kurulacak şirketten hayır gel-

meyeceğinden, her halde “leva” itibariyle teşkilatın icrası lüzumunu anlattı. Ahmet efendi nihayet bu fikir-

deki isabeti teslim etti. Mehmedali bey İsmail paşazadenin elli bin lira sermayesinden şirketçe istifade edile-

bileceği gibi, dolayısı ile sermaye dahi temenni edilmiş olacağına şükrederek Kongrenin kabul etmesini tek-

lif etti. Reis Rıza bey, Fuat beyin bu bölümde birkaç kere müracat ettiğini, uygun ise Kongre kararıyla ken-

disine teşekkür ederek parasının sermaye olarak şirkete kabul edildiğinin bildirilmesini ve artık yüzdelerin

tayinine geçilmesini istedi. Mehmet Ali bey ise bir karışıklığa meydan vermemek için yalnız bu senelik bir

miktar belirlenmesini ve fazla verecek olanlar olursa kabul edileceğinin karara alınmasını teklif etti. Sultan

Yer’li bir zat ise kendilerinin Meclis idaresi tarafından ziraatçiler adına tayin edildiğinive ancak kazaları küçük olduğu için % 2 kabul edebileceklerini söyledi. Menlik kazası adına da % 2, Cemabelâ % 5, Zine % 2,

Sarı Şaban % 2, Piraveşte % 2, İskeçe % 2 ve Nevrekop % 2 olmak üzere bütün kazaların murahhasları kaza

ları adına bu şekilde kabul ettiler. Reis Rıza bey, sermayenin bu şekilde düzenlenmesine göre şirketin Ano-

nim bir şirket olacağı için yüzde kaç daha çok her kim verirse onun daha fazla hisse sahibi olması gerektiğini

atayan ve düzenleyen bu şirketin idaresini temin edecek bir nizamnameye ihtiyaç olacağını ve bunun için ka-

za murahhaslarından birer kişi olmak üzere terkip edilecek bir komisyonca nizamnamenin projesi belirlen-

mek ve böylece Şura-i Devlete(Devlet Bakanlarına) göndermek lâzım geldiğini ; veyahut doğrudan doğruya Şura- i Devletçe bir nizamname kaleme alınmak üzere durumun oraya havalesini Kongreye arz etti. Mehmet Ali bey; böyle bir nizamname düzenleyebilmek için zamana gerek olduğunu ve bunun için bir encümenin te-

şekkülü ile Encümence proje yapıldıktan sonra Bakanlar kuruluna gönderilerek tastik ettirilmesini teklif etti

ve bunun başkan yeri için burada konuşulmasını arz etti. Mehmet Ali bey; herkes memleketlerine giderek bu

bölümde birer muhtıra gönderilmelerini tavsiye etti. Reis Rıza bey şirket ziraatçilerinin yalnız ikraz ile mi?

yoksa ticaretle de mi uğraşacağını? Sordu. Fakat şirketin heriki yönüyle de kendi çerşevesinde çalışacağını

beyan ettiler. Sefer efendi de bu fikri benimsedi.

 

Ahmet efendi Bankanın kurulması için katılan ziraatçilerin okka başına yirmi para bankaya vermele-

rinin münasip olacağını söyledi. Tahsin bey, ziraatçilerin vereceği paranın muavenet için ve sermayedar ak-

çesinin de ticaret için tahsis edilmesini teklif etti. Mehmet Ali bey müessesenin ilk önce çalışmaya başlama-

sını ve sonra ticaret de etmesinin uygun olacağını ve gelecek sermayedarların da şirkete davet edilmesini

teklif etti. Kavala’lı Ramiz bey, ziraatçilerin vereceği paranın sadece kendilerini korumak için olduğu ve hal-

buki sanayiciler ile ticaretçilerin şirkete katacağı para ise sanat ve ticaret maksadıyla verildiği için bu iki ne-

den ile amacın birbirleriyle çakışmadığını söyledi. Mehmet Ali bey şirketin bu senelerde yalnız ziraatçilere

dair çalışmalar yapacağı söyleniyor ise de ileride ticaret de yapacağından, ticareti bir iki sene için yalnız ne-

ma ile yetineceğinden sermayelerini şirketten geri tutmayacaklarını ve bundan ümitli olduğunu beyan etti.

Sonra Ramiz bey de aynı fikri savundu. Mehmet Ali bey, en çok ziraatçilerin muhtaç olduğu için bankanın iki senelik mesaisinin ziraatçileri korumak ve gözetmek olduğunu ve bunu çok görmemek gerektiğini bildir-

dikten sonra ticarette olacağı gibi burada da telife değer bir şey olmadığını söyledi. Ramiz bey, ise önce zi-

raatçileri iktisada alıştırmak lâzım geldiğini anlattı.

 

Mehmet Ali bey, İane –i Bahriyeye (Deniz kuvvetlerinin gelirine) bin lira veren Fuat beyin sermaye-

sinden 25.000 lirasını bu şirkete tesis edeceğinden ümitvar olduğunu belirtti. Reis bey ise tüccarın böyle bir

şirketin tesisi fikrinde olup olmadığını sordu ve Mehmet Ali bey’in bu fikrinin kabul edilmesinin imkânsız olduğunu, büyük zenginlerin de sermayesinden uygun bir miktar ayırmalarının çok hayırlı olacağını izah et-

  1. Reis Rıza bey, şirketin esas düzenlenmesinin teminine gayret gösterileceğini ihtar ederek sonra da sırf tüc-

carla bir şirketin tesisini konuşmak istediğini ve bu bölümde sizin ile konuşmak isteyenin bulunup bulunma-

dığını sordu. Murahhaslardan bir kişi ziraatçilerin vereceği yüzde miktarı ile diğer kişilerin sermayelerinin de ticarete tahsis edilmesinin icap edeceğini açıkladı ve Rıza bey de şirketin amacının uzun süreceğini bunu

şimdiden kestirmenin zor olduğunu ilave ile favkalâde alicenap davranmak gerektiğini beyan etti.

 

Ramiz bey; eğer şirket yalnız işe ve ikraza çalışırsa bütün bunların yerine geleceğini söyledi. Ve Reis bey hariçten meydana gelecek yardımların büyük bir yekün tutacağı, tütün ticaretinden vazgeçilemiyeceğini ilâve ederek bu durumu oya koyduğunu; yâni yalnız iş ile mi, yoksa hem iş ve hem de ticaret ile mi? olacağı-

nın gerektiğini Kongre azalarına tebliğ etti ve sonuçta şöyle bir karar alındı:

 

Şirketin, ziraatçilerin vereceği yüzdeler ve dışarıdan gelecek olan nakit yardımlar ile biriktirilecek

sermayenin yalnızca ziraatçilerin işleri için harcanacağına ve bu şirkete “Ziraat ve Tüccarlar Yardımlaşma

Sandığı” adının verilmesine karar verlidi.

 

Sonra Reis, zabıtın okunmasını teklif etti; ama birçoklarının bunun okunmasına ihtiyaç olmadığını

söylemeleri üzerine bu zabıtın azalar tarafından imzalanmasının bildirilmesiyle gereği yarine getirildi.

 

^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^

 

– Ziraatçiler ve Tüccarlar tarafından Kongreye verilen takrir suretleri –

Kogre yüksek başkanlığına

 

“Reis beyefendi Hazretleri; bu ana kadar İskeçe kazasından toplanan tütünler diğer yerlerde olduğu gibi doğrudan doğruya Kavala’ya nakledilmesine ve orada faydalanması gereken tütünlerin Reji (Tekel)

tarafından alınmayıp mutlaka tütünlerin İskeçe’ye, oradan da ondalığı verilen tütünlerin tekrar Kavala’ya gönderilmesine mecbur tutuluyoruz. Bu durumda çekilen zorlukla beraber nakli hususunda bir kaç kuruş

zararla beraber Nevrekop, Cemabelâ Timurhisar, Drama, Periman ve diğer yerlerde olduğu gibi bize de doğrudan doğruya nakil işlerinde müsaade edilmesini; bunun için Kongrece bir karara varılmasını talep edi-

yoruz.

Fi 3 Ağustos, sene 1326(1910)”

Kavala’lı imam zade; Hacı İbrahim – Paşa zade:

Mustafa, Âdil, Hüseyin Hüsnü, Hafız Hasan.

* * *

 

   “Umumiyet veya ekseriyet itibariyle peyli olan Nevrekop kazası tütünlerinin kaimen; yâni bütün kaza tü-

tünlerinin bu akit ile satılması ve adeta maktuan satılmakta olması Ziraatçilerin ziyanına neden olduğundan

bu durumda Nevrekop azası muhteremleri tarafından izahat edilmesini istirham ediyoruz.

Ahmet Hamdi.

* * *

 

Kongre Başkanlık Makamına

 

            “Reis beyefendi Hazretleri; şimdiye kadar yapılan müzakereler neticesinde tüccar ile ziraatçilerin beyninde vuku gelen bukadar çok tartışmaların yolsuzluktan ileri geldiği tahakkuk etmiştir. Tütün ziraatinin terakkisi fiiliyatın teşhisiyle olacağından herhalde bu çevrede yapılması lâzım gelen yolların ve özellikle

Drama, Kosova ile Timurhisar, Cemabelâ, Razlık, Nevrekop için Drama’ya ait bölgeler inşa müdürlüklerine

bu iş için Kongrece bütün ziraat ve tüccarlar adına Nafia(Bayındırlık Bakanlığı) bakım işlerinden Telgrafla

önemle talep olunmasını teklif ederiz.”

 

İmzası alınanlar; Timurhisar ve Pereviş’ten: Yuvan Mina, Süleyman ağa, Ahmet, Mehmet Ali, Yeis.

* * *

Madde (1) Her memleketin tütünlerinin kıymetine göre tütün ekicileri tarafından seçilecek bir heyet mari-

fetiyle tütünün kenarından bir miktar alınarak her zerağın vereceği meblağ kendi sermayesi olmak üzere bir şirket teşkiliyle tütünlerin muhtaç olanlarına muavenet etmek ve buna mukabil mestekrazlardan tütünün ke-

narından bir miktar alıp şirkete menfaat temin etmek.

Madde (2) Tütünlerin uygun görüleceği fiyat ile çeşitli tüccarlara satılmasında tüccarla uzlaşma olmadığı zaman diğer müşteri bulununcaya kadar üreticiler ürününü korumağa yetkili ve Reji Anbarına nakline gerek

olmadığı.

Madde (3) Bazı mağaza sahiplerine kendini benimseterek o mağaza namına tütün alım satımı ve fiatına

müteakip bir miktar para alan ve ona uygun şartlara uyacağını belirttiği halde ona uymayan bu gibi meçhul

adamlar ve şahs-ı muallim olanlar tarafından tütün mubayesine çıkacak olanların ait olduğu mağazadan bel-

li bir hüviyetname ibraz etmesinin karara aldırılması.

Madde(5) Bu belirlendikten sonra ziraatçiler ile tüccarların hiçbir suretle mukaveleden dönmemek ve bu-

na uymayan olursa tarafların muvafakatiyle tayin olunacak tarafsız bir kişinin marifetiyle beyan edilmek suretiyle buna uymayan ziraatçiler ile tüccarlar bu yüzden meydana gelecek zarar ve ziyandan bir şeye hak

kazanmamak hususlarının bir karara alınması. 25 Temmuz, Sene 326(1910)”

Timurhisar Ziraatçileri adına Belediye Reisi.

 

* * *

 

Kongre Başkanlığı yüksek Makamına

 

1 – Tütün mübaye eden tüccarın bizzat kendisi veya vekilinin resmi bir vekâleti olması.

2 – “Peylisi” belli bulunan ziraatçiler ile uyuşamıyacağı halde Komisyon namına tüccar tarafından bir para

aranılmaması.

 

Yukarıda yazılı iki maddenin müzakeresi istirham olunur efendim.

 

1 Ağustos, Sene 326(1910) Mehmet Tevfik.

* * *

 

Kongre Heyeti Muhteremlerine

      “Efendim,

Mebusu olduğum Timurhisar kazasına ait Purvezir nahiyesi üreticileri (garip başı bağlı) tütün

götürmekte ve iş bu tütünlerimiz umumen istif halinde tüccar tarafından muayene edilerek pazarlığı

yapıldıktan sonra yine tüccar tarafından gönderilen “Denkçiler” vasıtasıyla denge uygun tartısı yapı-

larak sonra nakil edilmekte olduğundan müzakeresi yapılan ikinci madde İskeçe Ziraatçilerine ait ka-

bul edilmiyerek umumen bu bölümde oy ve görüşlerine müracat edilmesi ve ikinci maddenin şu suretle

(Ziraatçilerin evlerinde istif-yüklü- halinde muayenesiyle pazarlığı yapılan tütünler “Dengin” tartısı ya-

pıldıktan sonra “Çürük”namı ile ve diğer nedenlerden dolayı tenzilât icra edilmemesi.)hususunun kabü-

lünü oylarınıza sunuyorum efendim.”

 

1 Ağustos, Sene 326(1910) Puri Murahhası Müderris Ethem.

 

* * *

Cemabelâ Mütalânamesidir

 

“Birincisi”, Cemabelâ kazası rençberleri  en iyi olan eski tütünlerden yetiştirmek üzere kendi heyetimize gelmiştir. Bu ürünü kısmen daha iyi üretmeye hizmet ediyorlarsa da renkçe ekseriya Siroz ve

Drama tütünlerine uyan koyu sarı ve parlak bir görünüş almaktadır.

 

“İkincisi”, Bu sene kaza dahilinde on bin dönüm kadar tütün ekilmiştir ki, mevsimlerinde yağmurla-

rın yağması hesabıyla çok güzel mal husule geleceğini tahmin etmekte ve bir milyon kadar mahsül olacağını

hesap ediyoruz.

“Üçüncüsü” Asıl ziraat birazcık eski ise de eski tohumları değiştirerek Siroz ve Drama yöresinden

gelen tohumlar vasıtasıyla yenilenmiş ve hatta basma şeklinde tütün tecrübe edilmiş olup bu yüzden tüccar-

larca göz önüne alınmayarak düşük bir fiyat verilmesinden dolayı “Kalavalş Başı” tarzında kalıp edilmekte-

dir.

“Dördüncüsü” İş bu tohumların yenilenmesi ve mahsülün ıslahı itina ile yapıldığından beri fiyatlarda

biraz yükselme gösterdiği oluyorsa da hariçten gelen bazı tüccarların himmetine bakıyor! Çünkü; Reji İdare-

si çok seneden beri ziraatçilere avans vermeği kazalardan kaldırdığı gibi mecbur olarak ziraatçilerin ürününü

kendi tasarruflarına aldıran tüccarlar rakipsiz kaldıkları senelerde yetiştiriciler onların verdiğiyle yetinmek zorunda kalıyorlar!

“Beşincisi” Ziraatçileri selâmete erdirecek bir yol var ise, o da Kongrenin ittihaz ve kabul buyuracağı konular çerçevesi içinde ziraatçileri “Peycilik” balyesinden kurtarmak için Ziraat Bankasının diğer banka şu-

belerinin kazalarda kurulmasıyla ziraatçilere tütün yetiştirecek şekilde uygun şartlarla akçe vermesi vacip ol-

malıdır. Bu cihetle tekrar ve tekrar ziraatçileri bilgilendireceğimiz gibi tütün ıslahı konularında da şevk ve  gayret artacağı aşikârdır.

 

Cemabelâ Belediye Reisi

Halit Rıfat

 

 

* * *

 

 

Tütün ziraatinin iyileştirilmesi hakkında Drama’da toplanacak olan Kongrede okunmasına

                  lüzum görülen (Lâyiha’nın) resmi yazının işeriğidir.

 

Birincisi –  Tütün Ziraat dilekçelerinin her sene Nisan ayının yirmi üçüncü gününe kadar önceden karar verilmiş olduğu üzere bir karara bağlanmasına ve “Fukara-i Zirağın” (Çiftçilerin) o mevsimlerde malüm

olan işlerinin çokluğundan ve ihtiyaçlarının şiddetinden dolayı, büyük bir kısmı icap eden masrafları için para tedarikinden aciz kaldıkları cihetle tütün ziraatından mahrum kalmamak üzere taleplerine karşılık ruhsat verilecek dilekçeleri için tayin edilen müddetin, kazanın ihtiyaç zamanları nazarı dikkate alınarak her sene

Mayıs’ın on beşine kadar düzenlenmesi ve hem de Haziran’da çiftçilerin işlerinin teminine gidilmesi men-

faatlerine uygun olacağı tabiidir.

İkincisi – Çiftçilerin tütün ziraati yaptıkları arazinin dağlık olması hesabıyla üzerlerinde bulunan arazi küçük

parçalar halinde olduğundan hepsi tütün ziraatine uygun değildir. Bunun için önce iki, üç parça tarlası olan

fakir bir köylü dilekçeyle müracaat edecek ve bir “Serki” çıkararak muamelesi yapılmak üzere bilâhare Re-

jinin şikâyet ve iddiası üzerine alınacak olan netice için  her parça ayrı, ayrı dilekçe ile verildiğinden bu

da halka ağır ve ayrı bir masraf ile külfet çıkarmaktadır. Bunun giderilmesi için bu bölümdeki kararın kaldı-

rılması ve ayrı, ayrı olan bu parçalar için tek bir dilekçe ile yeni bir karar alınmasını arz ederiz.

Üçüncüsü – Ortaköy kazasında üretilen tütün ürünü birkaç tüccar tarafından İskeçe ve Kavala’ya nakil edile-

rek oranın tütünleriyle karıştırıldığından piyasada Ortaköy kazasının ismi bile anılmamakta; halbuki her sene

üçyüzbin köylümüz mütecaviz tütün ürünü yetiştirmekte olduğundan tütün piyasasında Ortaköy kazası için

de özel bir yer konulmasını istiyoruz.

Dördüncüsü – Alınan tütünlerin nakli hususunda gerek ziraatçiler ve gerek tüccarlar arasında Reji İdaresince suhûlet icra edilmesi,

Beşincisi – Reji İdaresinin yalnız vilayet merkezlerinde bulundurduğu mübaye memurlarının hiç olmazsa kaza merkezlerine kadar ziraatçilerin işlerini halletmesi,

Altıncısı – Tarlada bulunan tütünler hakkında icra edilmekte olan tahmin usülünde pek çok defalar ürünün

fazla kaydedilmesine sebep olmakta ve bu yüzden her sene birçok ziraatçi mahsülünü kaçakçılara satmak

iddiasıyla muhakemeye sevk edilerek mahküm edilmekte ve bu yüzden işinden, gücünden mahrum kalmakta

olduğundan bu usulün bir şekilde düzeltilmesi,

Yedincisi – Tütün mahsülünün Anbara nakli müddetinin Ağustos sonuna kadar uzatılması,

Sekizincisi – Reji İdaresi kendi mübaye ettiği tütünler için yüz paralık nakliye ve yirmi paralık satış muame- lesi için pul alındığı halde tüccarın mübaye ettiği tütünler için bunlardan başka şehadetname ve intikal mua-

melelerine pul sarf ettirerek tüccara zorluk ve ziraatçilere masraf çıkarttığından bu muamelenin uygun bir düzene sokulması,

Dokuzuncusu – Tüccarların alım yapmadığı senelerde kalan tütünlerin vukuf ehli tarafından belirlenecek bir fiyatla Reji (Tekel) İdaresinin alması;

Onuncusu – Ortaköy kazasına çevredeki diğer kazalardan gelenler ve Ortaköy kazasına ait olan tüccarların

da aldıkları bu tütünlerin Ortaköy Reji Anbarına nakil edilebilmeleri”

 

Ortaköy Murahhaslarından:

 

Demirciler Bölgesinden;                                 Kutukulu Bölgesinden;

Şuzevar oğlu; yâni Hasan oğlu Hasan Hoca,    Mala Salih.

 

  • Ziraat tütünlerinin mahsülünü ayrı ve işleme “Varakoza” tabir edilen kısmının da keza ayrı satılması gerektiği taktirde bunun zirağ oluru ile mahsülün yetiştirilmesine bakılması konusu ele alınmalı,
  • Bunun için bir heyet olduğu ve tüccar da borçlu bulunduğu taktirde tütünlerini kendi adına kayıt ettir-

meyip de henüz rüştünü ispat etmemiş çocukları veya familyası(ailesi) adına yazdırması, tüccarın

hakkının kaybolmasına mucip olacağından ve ziraatçilerin dinine göre onları sahtekârlığa iteceğinden

böylelerine Reji(Tekel) İdaresince “Sergi” izin verilmemesi. Leon;  1 Ağustos Sene 326(1910).

 

“Birinci – Tüccar ile ziraatçiler beyan ettikleri zamanda meydana gelecek anlaşmaya göre özel surette

Reji İdaresince gerekli şartları kapsayan evraklar “Mübaye Sandığı Kâğıtlarını” taraflara kaç gün içinde

ürün kalkacaksa kendi ayrılan hanelerine rakam ve yazı ile yazılacak ve kaç tane istif(Yük) ile olduğu be

lirtilerek bilâhare tüccar tarafından iskartaya çıkarılmasına meydan verilmemek üzere satış sırasında gü-

zelce muayene ve her istif ayrı ayrı takdim olunmak üzere; ürün ise “Mahsül” ve değil ise “Sera” kelime-

lerini Türkçe olarak yazması icap eder!

 

Bir mahsülü “Tohumdat” demeyip vaktiyle kaldırmak ve üreticilere istihkâkını tam olarak tasviye

etmek gibi hususlara tüccarların mecbur tutulması lâzım gelir. Belli olan bu zamanın içinde tüccar tarafın

dan tütün kaldırılmadığı taktirde, ziraatçiler hiçbir günaha resmî olarak mecbur tutulamaz ve almış oldu-

ğu pay akçesini de iade etmediği gibi tüccar da bu paradan birşey aramağa hakkı olmamak üzere üretici-

lerin tütünlerini diktiği yere satmakta muhtar olmak ve aksi taktirde; yâni bir üretici satmış olduğu tütü-

nünü müşterisinin rızasını düşünmiyerek “acre” satarsa almış olduğu pey bedeli ile beraber pazarlık etmiş olduğu fiat üzere tüccara bir miktar uygun tazminat vermeye mecbur tutulmağa ve bu tüccarın tü-

tün iştirakına talep olduğu sırada ziraatçının tütünü tekerlek halinde bulunursa göreceği tütünlerden kaç tekerlek mahsül ve kaç tekerlek de “Sera” pastalı olduğu tarafların terazisiyle miktarı belirlenecek ve her

masrafı tüccara ait olmak üzere tüccar tarafından derhal istif yaptırılarak bir daha teminat icra edilmemek üzere, keza istiflerin üzerine de bir yazı yazılarak üzerleri bezlerle dikildikten sonra markalanması gere-

kiyor.

“İkincisi” – Ziraatçiler ile tüccarların Reji’ye karşı vaziyeti ve mecburiyeti tutumlarına gelince: Ziraatçi-

lerin ürünü istif olduğunda Reji Anbarına gönderilmesi mecburiyetinde olduğundan; halbuki İskeçe ka-

zası ziraatçılarının ayrı olarak ürününü Reji Anbarına göndermeye mecbur olmayıp evlerinde güzelce mu

hafaza ettikleri görülüyor. Osmanlı Ülkesinde yalnızca İskeçe’nin ayrı tutulması katiyyen caiz olmayaca-

ğından bu ayrı tutulan tütünlere karşılık gözde olan Siroz, Drama ve Gümülcine gibi tütünler de vardır.

Çünkü; her yerde Reji anbarı olmadığı için tütünler adeta zahire anbarına maruz kalıyorlar ve bazı yerler-

de de damlara yüklenerek rutubete maruz kalıyorlar. Anbarların darlığı nedeniyle tütünler güzelce tımar

olunamıyarak bakılamıyorlar. Bu yüzden tütünler çürümekte ve ürünleri Reji İdaresince ihrak(Yakıl-

mak) durumunda kalarak üretici madur edilmektedir.

“Üçüncüsü” – Peylilerin durumlarının açıklığa kavuşturulması: Bunlar tüccara müracaat ettiğinde kabul

olunmadığından;üreticiler ürünü diktikten sonra bunu uygun olan ve bölgede bulunan bir yere alım için

bildirdiği halde lûzum ve ihtiyaca göre Reji İdaresince belli bir miktarda yeterli akçe ile ikrazının tanzimi suretiyle kabul olunabiliyor.

“Dördüncüsü” – Reji idareleri tarafından heryere nakliye verilmemekte olduğundan ziraatçiler harhangi

bir tüccara malını satarsa tüccarın memleketi namına nakliye tezkeresi verilmesi hususunun dahi temin

edilmesi mümkündür.

Binaenaleyh maruz kalan bu hususları Kongrenin intizar müzekkeresine arz edilir efendim.

Fi 31 Temmuz, Sene 326(1910)

Melâko Bölgesinden Salih,                       Sarıcabelgar Bölgesinden(Kariyesinden) Mehmet Agoş

Çilli Bölgesinden Hacı Ahmet Pehlivan   Gümülcine tütün ziraatı tarafından seçilen Taşçı Mehmet Lütfi.

 

* * *

 

Purvi nahiyesinden tütün ziraatıyla uğraşan çiftçilerin tütün ekimi ve uğraşının ne kadar olacağı hak-

kında ihtiyaca göre arz ve talep meselesinin başlıca iki şeye gereksinimi olduğundan keyfiyetin bir kere de müzakereye konulması uygun olup bu taktirde bir karar alınmasını ve bunun için bir layihanın tanzi-

minin yazılması uygun görüldü; şöyle ki: Öncelikle müşterek menfaatimiz Reji Şirketi(Tekel) şartneme-

sinin on altıncı maddesine göre yüzbin kıya tütün meydana getiren her bölgede, veya yüzbin kıya tütün

yetiştiren birkaç bölge sayesinde bir anbar inşaasına mecbur iken o bölgede üçyüzbin kıya tütün üretebi-

len kasabada yine mezkür idarenin resmi kaydıyla belirtildiği halde Purvi merkezi henüz bir anbar in-

şa ve tedarikine teşebbüs etmemesiyle beraber senesi itibariyle elde edilemiyen tütün mahsülünün müsa-

dereye mecbur edilmesi veyahut az bir fiyatla mahsülün elden çıkarılması mağdurun kaybı olduğundan

bu konunun ele alınması ancak Rejinin çıkaracağı bir kanunla anbarın inşa ve tedariki kabil olduğu; aksi

taktirde müsadere(Tütüne el konulması) kanununun kaldırılması.

 

İkincisi – Yine şartnamenin on beşinci maddesinde tütün mahsülünün iyileştirilmesi ve ziraatçilerin

gözetimi zamanında bile Reji İdaresince(Tekel) gereken meblağın ödenmesi mecbur iken şu ana kadar

vazifesini yerine getirmediği ve bu yüzden üreticileri birtakım düzenbaz komisyoncular sardığı bu düzen

sizliğin giderilmesi için tek çare bir kanunla Reji tarafından ahaliye para dağıtılmasının bir karara alınma

sını veya hiç olmazsa ziraatçilere başka bir şekilde para verilmesi yegâne çaredir.

Üçüncüsü – Nahiye dahilinde meydana gelen tütün miktarının ve nefaset(Kokusu, içimi ve tadı) dere-

cesinin lâzım gelen mahallerde hükümet tarafından resmen ilân edilmesi.

Bundan başka bir ihtiyacımız olmadığından işbu lâyihanın tanzim ve takdimi müttefikan tezekkür

kılındı.

30 Temmuz, Sene 326(1910)

Purvi Belediye dairesi.

* * *

“Sultan yeri kazasında otuz bin dönüm kadar tütün ziraati yapılıyor. Ve bu yıl dokuz bin yediyüz küsur

kadar ekici bulunuyor. Geçen sene ürün devam eden kuraklık nedeniyle üçyüz bin köylüyü etkilemiştir.

Bu sene ziraat geçen seneden fazla olduğu gibi neması(Parası) da yolunda olduğundan hasılat tahminen

bir milyon köylüyü ümitvar etmiştir.

 

Tütünün kısmî bir çoğunluğu İskeçe tohumundan olmuştur. İskeçe tahminen Osmanlı ülkesinde en

kaliteli tütün tohumundan meydana gelen tütünlerin nefaseti(İçimi)ile günden güne geliştiği biliniyor.

Bunun için bu bölgede olanlar bunun gelişmesine ve terbiyesine çalışıyorlar.

 

Çünkü; geçen üçyüz yirmi üç(1907) senesinde Edirne umumî sergisi açıldığında Edirne vilayeti dahilindeki meydana gelen tütünler içinde İskeçe tütününün birinci ve Sultan yeri kazasının ikinci dere-

cede mükâfata nail olmasıyla belli olmuştur.

 

Birkaç senelik tütün ziraati tecrübemiz güvenirliği kazamızda arttırmakta olduğundan; tütün ziraati ve akti hakkında meydanma gelecek birsürü sorunlardan Sultanyeri kazası ve İskeçe’den sonra belki vi-

layetin diğerlerinin hepsinden daha çok ilgilendirdiğinden maruzatımızın nazarı dikkate alınması iyi olur.

Sultanyeri kazasının kapsadığı yüz kırk sekiz bölgeyi(Kariyeyi), köyü teşkil eden dörtyüz doksan üç ye-

rin birçoğunda çiftçiler İskeçe tohumunu ekmekte ise de bu tohumun önemi fiyat bakımından birşey de-

ğiştirmediğinden ve vasıtaların zorluğundan dolayı alımındaki zorluğu her üreticiyi memnun etmediğin-

den zarurî olarak diğer cins tohumlar elde edilerek mecburen ekimi yapıldığına ve bu mecburiyetin kal-

dırılması ile umumen İskeçe tohumunun hususi vasıtalarla tedarikiyle Gümilcine’de Sultanyeri kazası a-

dına tedarik olunacak vesaitin bulunması uygundur.

 

Ziraat ehlinin en büyük saik ve terakkisi ticaret dünyasında göreceği heves ve rekabet olmasından

dolayı cehalet hesabıyla ziraatçiler arasındaki hile ve düzenbazlık ihtirasıyla çiftçilerin güvenirliğini bozacak olan işlerden dolayı emniyet tedbirlerinin alınması için şartlar düzenlenmesi iyi olur.

 

Tütün ziraatı esasen tütün tutkunlarının ihtiyacından olduğundan dolayı bunların zaruretinden ötürü tütünün mevsiminden önce para tedariki için birtakım vicdansız kimselerce fiyat ve satışına karar ver-

mekte oldukları görülmektedir. Halbuki bu şekilde nefaseti inkâr edilemeyen kazamız tütünlerinin kali-

tesine göre satılmaktan ve tam fiyatını almaktan çaresiz ziraatçileri mahrum etmekte olduğundan bu du-

rum tütün yetiştiricilerinin hiçbir zaman tütününü gerçek fiyatta satamamasını doğurduğundan tedbir alınması vaciptir. Böylece çoğu ticaretçiler zorluğa düştükleri gibi bu işte istifade çaresi için kaza tütün-

lerinden cüzi ve kalanın bir kısmının diğerinden bir suretle ayırarak fiyatı istediği gibi yaptıktan sonra

ziraatçileri ikna ve ifal etmek ve birtakım kötü fikirler suistimaliyle mahsülün “refuza” ve firesini, vak-

tiyle teslim olunmak ve tütünün sıkletinden(çokluk) bir miktarını noksan kılmak gibi muameleler ile zi-

raatçileri bıktırmakta olduğundan tüccar ile ziraatçilerin ve zayıf noktalara göre her iki tarafı kapsayacak

olan hususları vardır. Reji idaresi nizamnamesinden birçok önemli noktaları savmak ve adeta tütün ziraa-

tini men edecek derecede gözardı etmekle beraber Reji memurlarının emsaliyle yapılabilecek kötü niyet-

ten çaresiz kalan çiftçinin o bölümdeki nizamname şartlarından ayrı tutulması gereken muameleleri dahi

suistimal nedeniyle bu hükümde bulunduğu için Reji nizamnamesinin ziraat ihalesini ve bu hususta tüc-

car lehinde olan bütün fikir ve nizamnamelerin icrası vasıtasının yapılması gerekir.

 

Yukarıda arz edilip açıklanan hususların daima takip edilmesi ve icrası her kazada birer heyet teşkili

ile, bu heyetin gerek ziraat, gerek eşraf ve gerek memurların en çok iyi tutulan insanlarından seçilmesi ;

bu surette ziraatçiler ile tüccarların haklarının gözetilmesine ihtiyaç olduğundan bu heyetin bir an önce seçilip teşkil etmesiyle beraber toplanacakları zamanlar için zaruri olan bütün masraflarının da tüccar ve ziraatçiler tarafından ödenmesine ve bu bölümde hükümet görevlilerinin gözetim ve göreviyle yapılacak

takibat icrasına ve kurulmuş olan bu heyetin belirli aralıklarla devam etmesi hususuna bakarak yapmalı-

yız. Velhasıl kurulmuş olan işbu Kongrenin her sene devamına ve vilayetin uygun bir yerinde yapılacak

olan bir çağrıyla bütün işlerinin belirlenmesi için vaktine uygun işbu “Layiha”(Resmi Belge) tanzim e-

dildi.

 

Fi 29 Temmuz, Sene 326(1910) “

Kazanın Eşrafından                 Sultan – Yeri Kazası Belediyesi

Halil İbrahim                            Mustafa Nuri

Eşraftan

Yusuf Ziya.

* * *

 

Memleketin iktisadi hayatının ıslahı ve yükselmesi; ziraatçilerin meydana getireceği fedakârlık

nedeniyle, bilhassa en kıymetli olan ticari yaşamın şartlarını tehdit eden bazı uygulamalara karşı ziraatçi-

leri ve tüccarları teşvik eden ve onların ihtiyaçlarını giderebilecek hususlar hakkında kongrede süregelen

meseleler, istihsal olunan neticenin ne maksatla olduğu ve tesir derecesiyle, önemi inkâr edilemez olduğu halde; ülkemizin ziraatçilerinin arz ettiği zarurî ihtiyacı tamamen istifade ve tatmin edecek bir durumda

da olmadığı da görülüyor.

Tütün ve ziraat’de görülen bu ihtiyaç en çok sermaye sahipleri arasında olan tesbitsizliktir. İş ve sermaye arasında olan bu ticarî olguların ziraat işlerinde getirdiği neticeler sermayecileri haksız ve bina-

enaleyh onları terkedilmeğe bırakarak tütün yetiştiriciliğinden geri çekilecek dereceye varan bu korkutu-

cu kısmıdır. Amelenin malûmu olduğu üzere bugün yapılan tütün ziraatının teşekkül ettiği arz’ı karşıla-

yacak talep; yâni nasip-kısmet meselesi olduğundan daha çok, ne kadar ihtiyaç var!? Meselesidir.

 

Arz ve talebin gereği işçilerin işinin yavaşlatılmaması için uğraşılmalı ve tütün ziraatının tesbit

edeceği üretimin arzı karşılayacağı işçiyi ya zorla veya düşük bir fiyatla çalıştırdıklarını aksi halde hiç

amelesiz kalmaları olasılığı vardır! Halbuki kongre müzakeresinin asıl gayesi tütün ziraatının ıslah ve

iyileştirilmesi ile ailelerin ekonomilerinin düzelmesine ve bu hususa göre sermayeyi çekecek tedbirlerin

alınmasına binaen işçilerin ihtiyaç ve isteklerinin noksanlıklarının giderilmesi en mühüm bir konudur. İş-

te bu işçiler konusu özellikle ilk önce göz önüne alınarak birsürü çaresiz şeylere karşı tedbir alınmasını

temenni eder ve kongrenin vücuda getireceği mevzuları gözden geçirerek bu önemli konunun memnuni-

yetle halledilmesini istirham ederim efendim. 3 Ağustos ,  Sene 326(1910)

Kongre azasından İskeçe’li Mehmet Tevfik.

 

***

 

“Dünkü gün devam eden müzakereler için özellikle İskeçe çiftçilerinin gayet revahlı ve dakik taleple-

ri vardı. Tütünlerin tüccar tarafından karada teslim edilmesi meselesi. İskeçe kazası ziraatçilerinin bu ta-

lepleri yeni birşey değildir. Geçen sene de evvelki sene gibi resmî ve gayrı resmî olarak vaki olan işbu

talepleri tüccarların müzakere ve mülâkatında mevzu bahis konusu olmuş ve mesele arz edilip incelene-

rek bu bölümde ziraatçılara bir takım ödemelere karar verilmiş idi. Şöyle ki: Tüccar bir tashilât-ı fevkalâ-

de olarak mallarını karada muayene ederek alımı istenmeyen”çürük kapak” veya dengin sol tarafına ge-

len tütünün sağ tarafta olan tütüne benzememesinden dolayı ötedenberi zuhur eden ihtilâfatın tüccar ma-

ğazasında değil ziraatçilerin evlerinde itlâf(yakılarak yok edilmek) edilerek kabülü esası kararlaştırılmış

ve hatta geçen sene bazılarında bu usül kullanılmıştı. Ama; bugün meselenin haiz olduğu fevkalâde öne-

mi nazarı itibare almadan ziraatçilerin keyif ve arzusuna itibar etmemek talep ediliyor.”İşbu talebin içer-

diği “akit” kongrede tüccarlardan Yusuf efendi tarafından bahsolunmuş ve meselenin olması gereken

kat’i şekline göre muvakatan tehir için vaki olan teklif üzerine İskeçe tüccarıyla ziraatçiler arasında bir

encümen teşkiline gelecekte ceryan edecek olan teslim usulünü kararlaştırmak üzere bu sabah toplanarak

arz ve hazır olan müzakere konularından gazet ağırbaşlı ve ticareti tehlikeye düşürmeyecek kadar hafif

olan sorunlarımıza çok kafa yorarak binbir zahmetle inceledik; ama malesef bu ziraatçiler tarafından kati surette red edilmiş bulunuyor. Söyleyeceklerimiz esas olarak bundan ibarettir. Tütünlerin yazımı devam

ettiği müddetçe; yâni tütünler denge konulduktan sonra vaki olacak muayene üzerine “çürük”fiyat olarak belirtilenler ve kapak, sağ-sol gibi itirazların bu şekilde vaktizle avaki alındıktan sonra tütünler tüccar

mağazasına teslim edilinceye kadar geçecek olan birkaç gün içinde tütünler mecburen ziraatçilerin evle-

rinde kalacağından kazayla tütünlerin yanması veya düşman tarafından çalınmasına karşı kendilerinden

talep olunan teminata cevap uygun görüldüyse de bu düşünülerek kazamızda örneği olduğu gibi birçok ziraatçinin bunu suistimal edeceği göz önünde bulundurulmuş ve bu konu nazarı dikkate alınmak isten-

memiştir. Bundan başka İskeçe tütünleri için gayet ağır gelen bu meseleden ziraatçiler kurtulduğu halde

bu kötü niyetin tabiatıyla meydana geleceğini şimdiden söyleyebiliriz.

 

Bu sebepten böyle bir karar almak tüccar ve ticaretimizin mahvına iki söz ile karar vermek olacağın-

dan, öne sürülen bu konuyu kaldırmaya oybirliğiyle karar verdik.

Birincisi–Ziraatçilerin arzusuna göre tütünlerin bağlı denklerde muayenesiyle fiyatın köyde kesilmesi.

İkincisi – Tütüncülükte teslim demek Reji İdaresinde muamelesinin yapılması demek olacağından çiftçi-

nin cari usüle göre Reji’ye ticari mallarını teslimi.

 

Üçüncüsü-Israr ettikleri taktirde Belediye kantarıyla da tartılabilmesi.

Dördüncüsü-Tütün Reji(Tekel)anbarına gelmesiyle hafif bir muayeneden geçip köyde muayene ettiğimiz gibi mutabık olup olmadığını tetkik etmemizi ticaretin selâmeti namına talep ederiz.

İşbu takrire son vermemizden önce şunu arz edelim ki, bu son talebimiz adalete tamamen uygundur.

Çünkü; birçok kereler görüldüğü gibi ziraatçılar henüz arzu olunan irfana(İstenilen olgunluğa) erişmemiş bulunduğundan her zaman yüz, yüz elli kuruşluk tütünlerimizden uç, uç altı ve en alâ(iyi) istiflerin değiş-

tirilmesiyle yerlerine dip, dip altı, orta veya malları adi olan birçok çeşitli diğer tütünleri koyarak tüccarı

büsbütün zarara uğratabilirler. Zaten eskiden beri biliyoruz ki, kontrolsüz bir ilân kötü niyete yol açıyor.

Bu bölümdeki talebimizi inceledikten sonra meselenin bir karara varılmasını temenni ve rica ederiz.

 

2 Ağustos , Sene 326(1910)

Bu dahi,                          Bu dahi,                                  Bu dahi,                            İskeçe tüccarları adına

Agopciyan                      Eliya Eliyadis             Hasan Fehmi                     Pandalaki Kuyumcuoğlu

 

* * *

 

“Bizler de esasen tütün alacak olan ziraatçilerin ihtiyarlar heyeti tarafından defteri tutulup o deftere göre Reji İdaresinde dilekçeleri yazılmakta olduğundan, yeniden tütün ekicilerin olup olmadığını Reji

idaresi inceleyerek keyfiyete ihtiyarlar heyetinin mecbur tutulması ve bu suretle tüccarın hukukunun

korunması, üçüncü maddenin de bu şekilde düzeltilmesini talep ediyorum.”

 

Purvi Murahhası

Ahmet Hamdi.

* * *

Dünkü müzakeremizde Reji İdaresinin yalnız Drama ve Zine zirağına avans suretiyle para vereceği

Mutasarrıf Tahsin Bey efendi tarafından bildirildi. Reji İdaresinin şu hareketi vazifesi olmakla beraber

şayan-ı teşekkürdür. Fakat; yalnız lûtuflarını Drama ve Zine’ye göstermeleri uygun değildir! Çünkü; Reji

idaresince belirtilen kanun yalnız bir kısma ait olmayıp umuma aittir. Binaenaleyh en fazla mağdur ve

acınacak bir halde olup Reji İdaresinin avanesine muhtaç bulunan Nevrekop ve Demir- Hisar ziraatçilerinin de bu maddeden faydalanmalarını rica ederiz. 2 Ağustos, Sene 326(1910)

 

Nevrekoplu Ahmet Hamdi            Timurhisar’dan Ahmet            Nevrekop’lu Mehmet Emin.

 

* * *

 

“Necat(Kurtuluş) ve salâmetini zaruri bir ihtiyaç olarak husule getirmek isteyen tütün ziraatçileri

onu tahsil ve tesbit edecek kişileri her zaman ve herşeyden önce düşünmek ve hazırlayıp mutlaka tat-

bikata koymak mecburiyetinde bulunurlar.Rejinin teşekkülüne müteakip acayip bir şekil almış olan tütün

konusunu ilmin tesiriyle de ziraatçiler önceden çalışmışlar ve ülkemizde büyük yabancı müesseselerin ol

masına, yetiştiriciler ise her an bunlardan gördükleri haksızlık üzerine şikâyet ediyorlar. Eski zamanda olduğu gibi ziraatçiler bunlardan, zarardan başka birşey temin edememiş bulunmaları nedeniyle tütüncü-

lüğün bir yönden sefahat(Zevk) müessesesi olup ziraatçilerin cehaletine rağmen tütün yetiştiriciliğini tüc-

carların ihtiraslarıyla mezeç(mezelik) ve takviye eden ve bin türlü hile ve desiseler ile düşmanlarına hiz-

met eder olmuşlardır.

 

İşte şimdiye kadar feryat eden ve kuş gibi dilsiz olup onları insafa getiremeyen çiftçilerimiz için

meşrutiyetin feyzinde bugün teşekkül etmiş olan bir meclis tüm gönülden sizlere kalbini açıyor.

Bundan dolayı tütüncülüğün yükselişi uğruna ziraatçilerimiz doğruluktan ayrılmayarak vatanına ve saadetine uygun olan bir karar ile haklarındaki  tedbirlerin alınması için kongre heyetinin görüşlerine

bırakıyoruz.

 

  • Ziraatçiler daima ihtiyaçlarına göre istediği taktirde ziraatin yükselişi olacağından bu iki derde deva olmak için burada malî ve ziraî bir banka kurulması ve bunun tesisine kadar mevcut ban-

kalar tarafından uygun şartları ile zirağa ikrazatta bulunulması ve onların ihtiyaçları zamanında

hiçbir dalevereye iş bırakılmadan ve tüccarın da “pey”meselesinde hakkının gözetilmesi.

  • Tütünlerin “Günte” halinde satışa sunulması; tüccar ve simsar’ların itirazlarından sonra uzayan

işlerden hazinenin zarar görmemesi için ‘Denkler’ tartıldıktan sonra satışın gerçekleşmesi.

  • Tüccar adına simsar veya adamı tarafından alınan tütünler, sonradan okkada birkaç kuruş daha

düşük fiyat maksadıyla aylarca sevkedilmiyor. Tüccar o tütünleri almak için simsar veya adamına emir verdiğini ve fiyatının yüksekliğini;simsar ise tütünleri ticaret adına almış ise de fiyatın fazla-

lığından kabul etmediğini ve kendisinin tüccar olmadığını söylüyor, bu durumda da zavallı çiftçi

hangisini muhakemeye vereceğini bilemiyor!? Bir başka tüccara da haraç-mezat satmağı uygun

görmediği için çaresiz okkada birkaç kuruş noksanına yine yeniden bir tüccar adına vermek zo-

runda kalıyor. Bundan böyle alım iyi tüccarlar tarafından icra olunmayıp da simsar veya adamı tarafından ifa edilecekse bunun için yapılacak muamele icra edilmek üzere beraberinde resmi bir vekaletname bulundurması.

  • Mahsülü ‘götüre’fiyatına almak için sekiz-on sene önceden olan bir usül konulmuştur ki, bu me-

sele ancak diğer ziraatçilerin cehaletinden tatbik olunamamıştır.Tüccar götüreyi birkaç kuruş faz-

la fiyatla alıyor ve mağazasında dört-beş aylık meşguliyet temin ediyor.Ziraatçilerin gayesinin ih-

tiyacına fırsat kullanıyor,belki fırsatı gelince denkleri satıyor ve ürünün binbir türlü nefasetine gö-

re diğerlerinden daha uygun bir fiyatla, hatta götüreye verdiği fiyatın bir misli fazlasıyla satıyor.

Masum çiftçiler bilemiyor ki, elli okka sattığı ‘götüre’nin her okkasından aldığı beşer kuruş bedel

yüz elli okka olan ürününün her okkasından beş kuruşu kaybediyor!? Yâni götüreyi bedava ver-

miş olduğundan başka onun iki mislini daha kaybetmiştir. Bu zararlara bir son vermek için götü-

relik meselesini ürünü ile beraber kaldırmak gerekiyor.

  • ‘Mentaniye’adıyla ürünlerden çıkarmak!
  • Çulların çokluğu nedeniyle dara (Külo’dan çıkarmak) düşürülmesi.
  • Ziraatçilerin yeni tütün çulları yerine tüccar eski çullar vererek ziraatçileri uğraştırdığından; çul-

ların sahiplerine aynen iade edilmesi.

  • Bir mahsülün önce fiatı belirlendikten sonra tarafların ikinci bir fiyat teklifinde bulunamaması ve

satışın ihtiyarlar heyetinin bilgisi içinde olması.

  • Fiyatı belirlenen tütünler sonunda onbeş gün içinde tüccarlar tarafından kaldırılması, kaldırılma-

dığı halde doğacak olan zarardan tüccarın mesul tutulması.

(10)Dilekçeleri tanzim ve nakliyesi ziraat vekili sıfatıyla tüccar adına belirlenen tütünlerin yerine sev-

kinde ortaya çıkabilecek fazlalık ve noksandan ziraatçilerin değil tüccarın mesul olması gerekir-

ken bu hususta da ziraatçiler sıkıntıya düşürülmüş, halâ kara ziraatının çoğunun tütününden hiçbir

noksan olmadığı halde “Noksan” cezası diyerek hesaplanan pekçok paralar alınıyor. Teslim ve

nakliye masrafları tüccar tarafından alınan mahsülün dilekçedeki tartısından çıkan miktar fazlası-

nın ki, – çok defa bu olmuştur – ziraatçilere vermediği halde tayin edilecek noksandan ki, yok gi-

bidir; ceza almasında neden tüccar kendinde hak görmemiştir? Bunun nazar-ı ehemmiyete alın-

ması.

(11)Ziraatçiler sattığı mahsülünün bedelini ceste, ceste(dönem, dönem) almak için üç-beş ve hattâ se-

kiz-on defa işini gücünü terk edip hayli masraf ederek Kavala’ya ve diğer yerlere gidip gelmeye

mecbur oluyor. Bundan dolayı sattığı Osmanlı malını ya yerinde veya tütünün mahal naklinde

ziraatçilere defaeten ve tamamen tevsiye eylemesi esbabının istikmali zamanında işbu raporu

takdim eyleriz. 31 Temmuz, Sene 326(1910)

 

Rauka(Ravika) Kariyesi (Köyü ve Bölgesi) Ziraatçileri adına

Kasap Ahmet.

 

  • İstidrat – (Ek)

 

Rejinin ziraatçilere karşı taahhütünün kanuni çerçevesi içinde olarak yerine getirmesinin mecbur

tutulması ve imtiyazın katiyyen kaldırılmaması.

Osmanlı memleketinin ziraat ürünleri içinde mühüm bir mevki tutan tütün ziraatının ileri gitmesiyle

ziraatçiler ve tüccarların devr-i mesut Meşruiyetin (Huzurlu Meşrutiyet devrinin) her gününün bize bir örnek

olması maksadı itibariyle bu zamanda kurulan Ziraat Kongresinde işbu layihamızı(Resmi Belgemizi) bilgile-

rinize istirham ederim.

Birincisi – Bir ziraat tütününün gerçek değerini henüz anlamaksızın malının elinden çıkmasına sebep olan

Pey’ usulünün tamamen kaldırılması.

İkincisi – Günte üzerindeki arz ve talep her zaman ziraatçilerin lehine olmadığından gerek ziraat hukuku ve gerekse hazine hukukuna uyularak tütün alım ve satımının gereğini yerine getirmek.

Üçüncüsü – Meydana gelen tütün pazarlıklarının şartları iki kopya olarak ziraat ve tüccar tarafından belir-

tilerek ihtiyarlar tarafından o yazılar tastik olunacak ve biri tüccarda, diğeri ziraatçilerde kalacaktır. Tütünün

teslimi vaktinde olmadığı zaman pazarlık şartları gıyabında yapılacak. Tüccar ve ziraatçiler anlaşılmış olan

mukavele paralarını mahkemece alabilmesi.

Dördüncüsü – Tüccar ile ziraatçiler arasında meydana gelecek anlaşmazlık mahkemece verildiği tarihten sonra bir hafta içinde halledilmelidir.

Beşincisi – Tütün ziraatının gelişmesini ve ziraatçilerin menfaatini temin için her kaza merkezinde üçü zi-

raatçi ve üçü de tüccardan olmak üzere seçilen muteber altı kişiden olan bir Ziraat Odası heyeti teşkil ve bu

altı kişiden en iyi olanı(İyi iş anlayanı) heyetin başkanlığına getirerek yanına bir kâtip ve bir de vezneci ta-

yin edilmeli. Çiftçilerin her sene satacakları tütün o semtten %1 veya 2’si de İktisat Sandıklarına alınmalı

ve her ziraatçiye mevduatına karşılık makbuz verilerek beş sene içinde bu paralar teminat altına alınmalıdır.

Beşinci yılın sonunda İktisat Sandıklarının sermayelerinin ne kadar olacağına dair Ziraat Kongresince veri-

lecek karar üzerine sandıklarca muamele olacak ve tütün ziraatından kaçınanların ve göz ardı edenlerin ser-

mayeleri istenildiği taktirde kendilerine veya mirasçılarına iade edilmeli. Sandıkların kendi masrafları nema-

lardan çıkarılmalıdır.

Tütün ziraatçileri ağır faizlerle tüccarlardan para almamaları için her kazada bulunan Ziraat Bankası sermayesi veya ayrıca bankalar kurularak ziraat mahsülü nisbetinde münasip nema ile ikrazda bulunmak. Zi-

raatçilerin vereceği % 8 nemanın altısı bankaya ve ikisi de İktisat Sandıklarına ait olmalıdır.

Hükümet, kanuni İktisat Sandıkları sermayesiyle temin edilmiş bulunacağı gibi ziraatçiler de malın-

dan ve gerçek ihtiyaçlarından fazla para sarfetmemek için önce bulunduğu bölge veya mahalle ihtiyar heyeti

ne müracaat etmeli. İhtiyarlar heyeti o çiftçilerin ektiği tütün miktarını ve meydana gelecek olan malın değe-

rini tahmin ederek ziraatçilere bir belge vermeli. O belge Ziraat Odalarınca incelenerek Bankadan alınacak paranın miktarını belirlemek ve Banka dahi Ziraat odasının kabülüyle parayı ziraatçilere vermelidirler.Akeza

ziraatçilerin Bankaya olan borçları Ziraat Odalarınca tüccardan alınıp her sene çiftçilerin bankalarla olan he-

sabı belirtilmelidir. Bu suretle çiftçilerin malının gerçek değeri emniyette bulundurulursa beş sene içinde tü-

tün ziraatı her gün daha da artarak gereken ihtiyacı karşılayacaktır. Bununla beraber beş sene içinde ziraatın

gelişeceği ve sermayesi de önemli bir yekün tutacağından ziraatçiler adına umumi bir şirket kurulmasıyla bü

yük miktarda tütün ticareti icrası da mümkündür. Yerli tüccar İktisat sandıklarına istediği miktarda sermaye

koyabilir! Ziraat odaları şefkatli bir peder vazifesiyle mükellef  ve ziraatin gelecekteki koruyucusu olduğu gibi ziraatçilerin bu odalara vereceği para da vergiden muaf tutulacaktır.

Tütün ziraatinin gelişimine hizmet eyleyecek vasıta dört çeşittir: Ziraatı ısraftan kaçındırmak, malını

gerçek fiyat üzerinden satmak, muhtaç olduğu parayı temin edebilmesi ve çiftçinin diğer işleri için sermaye

toplayabilmesidir. Uygulanacak olan bu dört usül ile emniyetin husülü mümkün görülüyor.

Reji’ye(Tekel’e) gelince: Bir ziraatçi veya tüccar, meselâ Kosova’da husule getirdiği veya satışa çı-

kardığı tütünü terbiye etmek veya satmak üzere İskeçe kasabasına naklinde serbest olmalı. Reji İdaresi bu hususta hiçbir vesile ile ziraatçiler ve tüccarları vazifesinden alıkoymamalıdır!

Keza bir tüccar ve simsarın biri sırf yabancı memleketlere, ecnebiye sevk edeceği tütünlerden sandık

parası ve benzeri gibi masraflar istenmemesi. Her hükümet devamlı olarak mahsülât dahiliyesinde suhuletle

ihracı ve diğerine işleri yaptırmakta iken bizim Reji İdaresi dışarıya sevk olunacak malın naklinde tüccara

hiçbir kolaylık ve yardım göstermemesi ticari medeniyetimize muhaliftir.

Ziraatçiler ve tüccarlar istediği kadar tütün ziraati ve satışını her arzu ettiği yere götürebilmelidir.

Yurt içindeki sarfiyat da kanunu dairesinde her türlü zorluktan arındırılmalıdır. Tütün tüccar ve simsardan

ve Ziraatçilerin gördüğü bazı muameleler hukuk çerçevesi içine alınmasına dair Drama Mutasarrıfı Tahsin

bey efendi hazretleri tarafından bildirilmek üzere matbaya ilân varakaları bastırılmak için ve bunların her yere dağıtılmasına kongrece tasarlanmış bulunulmaktadır.

 

Fi. 1 Ağustos, sene 326(1910)

 

Ziraatçilerden    Tüccarlardan            Tüccarlardan               Tüccarlardan          Peruveşte Kaime Makamı

Hasan Hayri        Lâkidi                      Kiryako                      Rüşen                    Hristaki.

 

Kongreye iştirak eden azalar seçiliş sırasına göre kaleme alınıp Kongreye teklifi uygun görülen

kişilerdendir.

Drama: 

1 – Tütün ziraati zamanında ya Ziraat Bankasından veya diğer bir şirket tarafından çiftçilere yardım için

icap eden meblağın ödenmesi hakkında girişimde bulunulması.

2 – Reji İdaresinin ziraatçilere yardım için bildirime mecbur olduğu ve miktarın konulması hakkındaki

nizamnamenin tatbiki cihetine yönelinmesi.

3 – Ziraatçiler satıştan % 1 meblağın terkiyle on sene içinde bir İktisat Sandığı kurulmasını arzu ediyor!

4 – Tüccar nam ve hesabına hareket eden komisyoncuların resmi bir vekâlete haiz olmaları.

5 – Gerek mevcut Rejinin zamanının dolmasından sonra tekrar, veyahut diğer bir kampanyaya katiyyen

yardım edilmemesi.

6 – Kongrenin bu suretle her sene kurulmasıyla(bağlanması ile) ticari işlerin ve zirai işlerin bu şekilde

kongrelerce teşviki.

Ortaköy:     

1 – Ortaköy kazası sakinlerinin tütün ziraatı hakkındaki ruhsat tezkeresi müddetinin Mayısın onbeşine

kadar uzatılması.

2 – Tütün ruhsatnamelerinin ziraatçilerin ismine hane başına konulması.

3 – Reji(Tekel) nizamnamesi mucibince Reji İdaresinden teshilât talebi.

4 – Rejinin Yeşil tahmininde adilâne hareket etmesi.

5 – Reji tarafından müsadere usülünün uygulanması.

6 – Pazarlıkta uyuşulamıyan tütünler hakkında Reji nizamnamesine ait özel maddenin uygulanması.

7 – Tütünlerin en yakın Reji Ambarına nakline ruhsat verilmesi.

Cemabela:

Mevcut olanları kapsadığından tekrar yazılmaya lüzum görülmedi.

Gümülcine:

1 – Müsadere usülünün kaldırılması taraftarı.

2 – Gümilcine’ye gidecek olan tüccar, alacağı tütünü civar vilayetin her yerine nakline müsade isteği.

Sultanyeri:

1 – Sultanyeri İskeçe tohumunu istiyor. Bunun tedariki vasıtasının teminatı.

2 – Kongrece kabul ve ittihaz olunacak içeriğin icrasına nezaret etmek üzere her yerde birer heyet teşkili.

Perveşte:

1 – Ticaret ve Ziraat Odalarının daha aktif olarak bulunmayan kazalarda da birer oda teşkili hususunun

yürütülmesi temenniyatı.

Rauka(Ravika):

1 “Rufuzaların” mahsüllerden aynı zamanda ayrı olarak satılması.

2 – Tütünlerden mentaniye(nümune) ayrılmaması arzusu.

3 – Rençberden(Çiftçiden) alınan çulların aynen iadesi.

4 – Ziraatçiler malını tüccara teslim ettikten sonra isterse yeniden parasını alabilmesi.

Purvi:

Ziraat tekliflerine ait programdaki ikinci maddenin umuma teşekkülü temenniyatı.

 

Kavala(Eşkenazı):

1 – Bundan böyle tütünlerin denklerine kapak ve direk ilâve edilmiyerek helâs; yani her cinsin ayrı olarak satılması.

2 – Medyun(Borçlu) olan bir rençberin(çiftçinin) borcundan kurtulması için tütününün koçanını nam-ı

ahire(en son isme; yere) yazdıramaması.

İstidrad(Ek): Ziraat Bankasından para almak hususunda Bankanın teshilât(Ödeme kolaylığı) gös- termesi.

 

Faik Ahmet – Cevdet,        İmam – zade Adil           Kavala Ziraatçileri namına:

Mehmet-Ali Şakir,              Halit Rıfat,                     Hüseyin,

Mehmet Emin,                                                           Derviş Ahmet Hamdi.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

* * *

 

Not: Bu kitap 1923-24 Lozan Mübadelesi sırasında babası Drama’nın Ravika köyünden göç eden

Yakup oğlu Halit Aykut(Serdivan köyü/Adapazarı) tarafından ortaya çıkarılmış ve yine aynı

köyden olan ve Federal Almanya’da ikamet eden Kadir Akın tarafından, Osmanlıca’dan

kısmen sadeleştirilerek araştırmacılara sunulmuştur. 12.12.2003