Yunan İsyanı Sırasında Girit’te İrtidad Olayları

Girit, Osmanlı topraklarına hemen hemen en son katılan ve Osmanlı egemenliğinin en gevşek örüldüğü coğrafyadır. Bu örgü kendini hem Ada’nın Osmanlı yönetimince oluşturulan idarî dokusunda, hem de toplumsal yapıda gösterir. Ada’daki Müslüman unsur ile yerli Rum-Ortodoks unsur o kadar karışmıştır ki, Müslümanların kullandıkları isimler Rumca isimlerle birleşmiştir. Belgelerde Yanni Osman, Hasan Nikolaki veya Molla Mehmetaki gibi isimlere sıkça rastlanılmaktadır. Hatta kimi zaman sadece Rumca isimlerle anılan Müslümanlara da rastlanmaktadır. (Bkz. Ekli tablo) Osmanlı İmparatorluğu’nun başka coğrafyalarında Müslümanlarla Rumların komşuca yaşama biçimi, Girit’te gerçek anlamda birlikte yaşama örneği oluşturur. Ada’da resmi yazım dilinin Türkçe olmasına ve Türkçe eğitim ile basın faaliyetlerine büyük önem verilmesine rağmen, halk arasında konuşulan dil Rumca’dır. Rumca, sadece Rumlar ile Müslümanlar arasında değil; Müslümanların kendi  aralarında da kullandıkları dil olmuştur[1].

Yoğun kültürel birlikteliğe rağmen XVIII. yüzyılın son çeyreğinden sonra dönem dönem Girit’te Osmanlı yönetimine karşı ayaklanmaların ortaya çıktığı görülmektedir.

Fransız Devrimi sonrasında yeşeren milliyetçi düşünce Osmanlı İmparatorluğu sınırları içinde Yunan ayaklanması ile ilk kez başarıya ulaştı. Bu anlamda Yunan Bağımsızlık ayaklanması sadece bugünkü Yunanistan bölgesinde yaşayan Rumlar için değil, Batı Anadolu ve Ege Adaları’nda yaşayan Rumlar arasında da çok sayıda taraftar kitlesi bulmuş, ayaklanmalara bu coğrafyadaki Rumlardan da çok sayıda katılan olmuştur[2]. Bu etkinin yayılmasında 1814’de Odessa’da kurulan Filiki Eterya’nın önemli bir payı vardır. Girit’te de Yunan isyanı sırasında bir süredir yaşanan isyanlar artmış, özellikle Resmo ve Hanya’da yoğun çatışmalar yaşanmıştır. Osmanlı yönetiminin bu isyanları bastıramaması sonucu Mısır valisi Mehmet Ali Paşa’dan yardım talebinde bulunmuş ve Ada’nın yönetimi Mehmet Ali Paşa’ya bırakılmıştır[3].

Girit’te Yunan ayaklanması sırasında Rumlar’dan başka bazı Müslümanlar da bu isyana destek vermişlerdir. Bir kısmı sadece işbirliği içine girmekle yetindiği halde, bu isyana destek veren Müslüman halktan bir kısmı da din değiştirerek Hıristiyanlığı kabul etmiştir. Mürtedd olan bu kişilerin hepsi can güvenlikleri açısından Ada’dan kaçmışlardır.

Osmanlı İmparatorluğu’nda din değiştirmek çok sık rastlanan bir olay değildi. Pek fazla teşvik edilmeyen din değiştirme sadece, gayrı müslimlerin Müslüman olması şeklindeydi. Yoksa Müslümanın din değiştirmesi söz konusu bile olamazdı. Bir Müslümanın dinden çıkması yani mürtedd olması, dinen, hukuken ve toplumsal olarak en büyük suçlardan birisiydi ve dinden çıkan eğer erkek ise cezası ölüm, kadın ise İslam’a dönene kadar hapisti. Bu yüzdendir ki mürtedd olan bir kişinin içinden çıktığı toplumda, yeni dini ile yaşaması kesinlikle söz konusu olamazdı. Osmanlı İmparatorluğu döneminde kaynaklara geçecek ölçüde İslam’dan çıkmaya pek rastlanmaz. Nitekim, Yunan isyanları sırasında da özellikle Resmo’da görülen irtidad olayları bu dönemin olağanüstü koşulları ile ortaya çıkabilmiştir.

Yunan isyanı sonucunda bağımsız Yunanistan devleti kurulmuştur. Bu keyfiyet önce batı devletleri ardından da Osmanlı yönetimi tarafından kabul edilmiştir. Bağımsız Yunanistan Devleti ile 1830 yılında yapılan Londra Protokolü ile, Osmanlı Devleti, Yunanistan yönetimine paralel genel bir af ilan ederek kendisine karşı çarpışmış olanların mal ve mülklerine el konulmayacağını ve bu kişilere ilişilmeyeceğini kabul ediyordu (madde 5)[4]. Fakat, Osmanlı yönetimi aldığı bir fetva ile isyan edenlerin sadece katlini değil, aynı zamanda emlâkine el konulmasını da sağladı. Bu şekilde hem isyan sırasında ölenlerin, hem de çeşitli sebeplerden dolayı firar edenlerin emlâki miriye zapt edilmeye başlandı. El konulan emlâkin tespiti için mübaşir ve yazıcılar görevlendirildi ve yazılan emlâk açık arttırma ile satışa çıkarıldı[5]. Girit’te de isyana karışanların malları askeri harcamalarda kullanılmak üzere miriye zapt edilmiş[6] ve müzayede sonucu satılmıştır[7].

Malları miriye zapt edilenlerin, müsadere gerekçeleri defterlere ayrıca yazılmıştır. Bila varis ölenler, esir ve esire olanlar, firariler, evlatlarıyla beraber firari olanlar, evlatları esir olanlar, halik olanların bu gerekçelerle malları zapt edilmiştir. Bunların dışında az sayıda da irtidad edenler, İslam’dan çıkanlar vardır. Bunlar, “mürtedd”, “…mürtedd nam hain”, “mürtedd olub firar eylediğini ihbar iderler”, “…firari mürtedd” gibi ifadelerle defterlere kaydedilmişlerdir. Bu kişilerin mürtedd oldukları kaynaklarda mutlaka belirtilmektedir. Malları müsadere edilen yüzlerce Müslüman firarinin isimlerinin önünde “ firari hain” gibi ifadeler yazılı iken, mürtedd olanların durumu açıklıkla yazılmıştır.

İrtidad olaylarının Ada’da ne kadar yaygın olduğunu tam olarak bilemiyoruz. İrtidad edenlerin ailelerinin durumu da belli değildir. Bu kişiler sadece kendileri mi irtidad etmişler yoksa aileleri ile beraber mi hıristiyan olmuşlardır. Örneğin; Hanya’nın Karakes köyünden “Fakulaki İbrişim nam hain mersum islam iken mürtedd olub üç nefer kız karındaşıyla firar etmiş olduğu…” kayıtlıdır[8]. Bu kayıttan Fakulaki İbrişim Efendi’nin kız kardeşlerinin irtidad edip etmediklerini çıkarmak olanaksızdır. Bir başka özellik de irtidadın Ada’daki dağılımıdır. Hanya Sancağı’nda tespit edebildiğimiz tek örnek vardır[9]. Resmo Sancağı’nda ise Amarya ve Ayvasil nahiyelerinde bir çok irtidad örnekleri bulunmaktadır.[10] Özellikle Apometolos ve Kumya köylerinde irtidad olaylarının daha yoğun yaşandığı bilinmektedir. Kandiye Sancağı’na ait müsadere defteri ve kadı defterinin olmaması bu sancak hakkında herhangi bir fikir yürütmemize engel olmaktadır.

Resmo Sancağı’na ait müsadere defterlerinden tespit ettiğimiz irtidad edenlerin isimleri ve emlaki şu şekildedir:

Amarya Nahiyesi:

Yer adı Kişi adı Müsadere edilen emlâki
Aposti Ali 25 zeytin ağacı, 3 dönüm tarla, 1 adet susuz tarla, bir ırgatlık tarla, 2 odalı virane ev.
Hrisis Mustafa Bosulaki 15 zeytin ağacı, 2 dönüm tarla, 3 dut ağacı, 1 virane ev.
Apometolos Ali Molla İskarçali 10 zeytin ağacı, iki ırgatlık üzüm bağı, beş ırgatlık ayrı üzüm bağı, 1 hırnob ağacı, sulu tarla, 2 incir ağacı, 5 çınar ağacı, 2 odalı virane ev.
Apometolos Mustafa Yanni 26 zeytin ağacı, sekiz ırgatlık bağ, bir ırgatlık başka bağ, 1 dönüm tarla, 4 çınar ağacı, 5 dönümlük tarla, 2 armut ağacı, 1hırnob ağacı, 1 meşe ağacı, 8 nar ağacı, 2 incir ağacı, 1virane ev.
Apometolos Hamid Molla 4 meşe ağacı, yarım dönüm tarla.
Apometolos Hasan Nikoli 3 zeytin ağacı, yarım dönüm tarla, 3 asmalı çınar, 1 hırnob ağacı.
Apometolos Memiş Kostani 1 harabe ev.
Apometolos Zeynep Marya 2,5 dönüm tarla 1 armut ağacı.

 

Ayvasil Nahiyesi:

Kumya Halil Nikoli ve Osman Yanni 16 zeytin ağacı, 16 dut ağacı, 2 armut ağacı, 2 çınar ağacı, 1 kıta tarla, 1dönüm tarla, beş ırgatlık üzüm bağı, 1 ceviz ağacı, 1 ev.
Kumya Hüseyin Mihail 1 dönüm tarla, 2 ırgatlık bağ, 1 tarla,3 zeytin ağacı.
Kumya Hasan Yanni Yarım dönüm tarla, 7 incir ve dut ağacı, 139 zeytin ağacı, sekiz ırgatlık bağ, çeyrek dönüm tarla, çeyrek dönüm tarla daha, 10 zeytin fidanı, 1 ev.
Kumya Osman Yanni 4 zeytin ağacı, 5 dut ağacı, 2 meşe ağacı, 4 incir ağacı, 4 dönüm tarla, bir tarla daha, yedi ırgatlık üzüm bağı.
Kumya Mustafa Yanni 22 zeytin ağacı, 5 dönüm tarla, dört ırgatlık üzüm bağı, 9 meşe ağacı, 5 dut ağacı, 3 armut ağacı,1 ev.
Kumya Yorgi 30 zeytin ağacı, 1 adet tarla üç ırgatlık bağ, 9 muhtelif ağaç, 1 ev.
Kumya Hüseyin Yorgi 57 zeytin ağacı, 2 armut ağacı, 2 incir ağacı, 1 dut ağacı, 4,5 dönüm tarla, bir ırgatlık üzüm bağı, 1 ev.

 

Kadı defterlerinde de zapt edilen mallardan başka, bu malların kaç paraya, kime satıldıkları da kayıtlıdır. Yine sicillerden anlaşıldığı kadarıyla bu işlemler birkaç yıl devam etmiştir. 4 Nisan 1821 (hicri 1 Recep 1236) tarihli bir kayıtta, “…mukaddema isyan iden Ali mürteddin yedd-i tahtında harabe bağçesi ve yarım dönüm bağ ve bir harab hanesi Resmo sakinlerinden Molla Mehmetaki Ali Ağa’ya seksen guruşa füruhtu (satılması) …”[11]okunmaktadır. Bu kayıtlar kimi zaman daha geniş bilgileri de aktarmaktadır. Örneğin 17 Ekim 1821 (20 Muharrem 1237) tarihli bir kayıtta şu ifadelere rastlanmaktadır. “…Ayvasil nahiyesine tabi Ayasili karyesi sakinlerinden Asambaki Yusuf dedikleri şekavetpişe ve bi’l-endişe maâz-Allahu teala din-i Muhammadi ve şerif-i Ahmediyyeden ruy-i gerdan ve nasraniyyeyi kabul ile mürtedd olub bu makule hain-i dinin ber mucib-i şurut tarafımızdan zabtı lazım gelmiş olan karye-i mezburda mesfurun mutasarrıf olduğu hane ve değirmenleri ve tarla ve bağçe ve muhassıl her neye malik ise sen ki merkum Ali Ağa’sın sana bin guruş baha ile füruht olmağın vechen mine’l-vücuh kimesne tarafından müdahale olunmayarak zabt ve rabt ve mutasarrıf olmak içün la ecl-i senet deyüvan-?- Resmo’dan iş bu buyruldu tahrir ve hıfz idüb vaktiyle ibraz eylemek üzere yeddine ita olunmuştur İn-şa-Allahu teala vusulünde gerektir ki bundan böyle husus-u mezbur düsturü’l-amel tutulub bir vechle taraf-ı aherden müdahale olunmayarak zabt ve mutasarrıf olub kendi malın olduğunu mübeyyin ita olunan buyruldumuzu yedinde hıfza dikkat ve ber mucib-i buyruldu amel ve hareket ve hilafından tahaşşi ve mücanebet eyleyesin”[12].

            Bir başka kayıtta da akraba oldukları anlaşılan dört kişinin tek bir kayıtta ve toptan bir satış işlemi görülmektedir. “Ayvasil nahiyesine tabi Milanos karyesi sakinlerinden Hüseyin bin Mehmed Receb ve İbrahim bin Mustafa Receb ve Mustafa bin Hüseyin Receb ve Yanni bin Hasan Receb maâz-Allahu teala mürtedd olub din-i mesihiyyeyi kabul ve Rum milletine tabiiyyet ile firar ve karye-i mezkurede bi’l-külliye mutasarrıf oldukları tarla ve eşcar-ı zeytin ve eşcar-ı dut ve on üç ha ve nıfs-ı asiyab-ı revgan ve bağat ve sair her neye mutasarrıflar ise Karpuzoğlu Ali Ağa’ya bin yüz guruş baha ile füruht olunduğuna mübeyyin yedd-i müşterik buyruldu ale’l-mevcud olmağla iş bu mahalle şerh verildi gurre-yi Cemazie’l-evvel 240”[13].

Müsadere yazım defterlerinde anılan isimler ile kadı defterlerinde tespit ettiğimiz mürtedd isimleri aynı kişiler değillerdir. Resmo ve Hanya’ya ait müsadere defterlerinde karşılaştığımız on yedi kişiye kadı sicillerinde rastladığımız altı kişiyi de eklememiz gerekmektedir. Ne var ki bu sayının Ada’daki bütün irtidad olaylarının toplamı olduğunu düşünemeyiz. Yukarıda da belirtildiği gibi, Kandiye müsadere defterinin, Kandiye ve Hanya kadı sicillerinin olmaması bizim sayısal bir tahmin yapmamıza engel olmaktadır.

İrtidad edenlerin bu hareketini ekonomik sebeplere bağlamak pek akılcı görünmemektedir. Kayıtlardan anlaşıldığı kadarıyla birkaç kişinin dışında İslam’dan çıkanların ekonomik durumları pek kötü değildir. Hatta içlerinde ekonomik durumları oldukça iyi olanlar da bulunmaktadır. Ada’da Müslümanların daha fetihten itibaren Rum kadınlarıyla çok sayıda evlilikler yaptığı bilinmektedir. Rum kadınlardan doğan çocuklara Rumca hitap edilmekte hatta Rumca isimler verilmektedir[14]. Bu nedenle, Girit’te yaşayan, hele annesi veya akrabaları Hıristiyan olan bir kişi için irtidad etmek diğer coğrafyalara göre belki daha rahat olabilmektedir.

Sonuç olarak, Osmanlı tarihinde bireysel ihtidaların varlığı, az sayıda da olsa sürekli izlenebilmektedir. Buna paralel çok az da olsa irtidad olayı da, Yunan İsyanı sırasında Girit’te yaşanmıştır. Bu olayın sebepleri ve boyutu tam olarak açık değildir. Bu irtidadların, yukarıda da değindiğimiz gibi, olağanüstü bir dönemde, olağanüstü olayların içinde yaşanmış oldukça ilginç bir örnek olduğunu düşünüyoruz.
[1]Ayşe Nükhet Adıyeke, Osmanlı İmparatorluğu ve Girit Bunalımı (1896-1908), Doktora Tezi, (Türk Tarih Kurumu tarafından basıma hazırlanmaktadır), İzmir, 1994, s. 99; Tahmiscizade Mehmet Macit Efendi, Türkiye’ye geldikleri zaman Giritli Müslümanların büyük bir kısmının Türkçe bilmediklerini bu yüzden onlara gavur dendiğini anlatmaktadır. Girit Hatıraları, (Yay. Haz: İsmet Miroğlu, İlhan Şahin), İstanbul, 1977, s. 32.

[2] Mübahat Kütükoğlu, “Yunan İsyanı Sırasında Anadolu ve Adalar Rumlarının Tutumları ve Sonuçları”, Üçüncü Askeri Tarih Semineri, Türk-Yunan İlişkileri, Ankara, 1986, ss. 133-161.

[3] Adanın Mehmet Ali Paşa dönemi hakkında: A. Nükhet Adıyeke, “Girit’in Mehmed Ali Paşa Yönetimindeki Durumuna Dair Bir Rapor”, Belgeler, c. XV, sayı 19, (Ankara, 1993), ss.293-315. Girit yönetiminin Mehmed Ali Paşa’ya terk edilmesinin, sadece isyanlar sırasında sağladığı desteğin karşılığı olarak görmek de pek doğru bir yaklaşım olmaz. Burada Osmanlı yönetiminin Mehmad Ali Paşa’ya karşı tutumu ve onun Suriye’ye yönelik taleplerinin de önünün alınmaya çalışıldığı göz önüne alınmalıdır.

[4] Baskın Oran, Türk-Yunan İlişkilerinde Batı Trakya Sorunu, Ankara, 1991, s. 58.

[5] Kütükoğlu, a.g.m., s. 143.

[6] Başbakanlık Osmanlı Arşivi’nde Resmo (ML. VRD. TMT. No:16198) ve Hanya’ya ait (ML.VRD. TMT. No:16089) iki tane Girit’e ait miriye zapt edilen emlâkin tahrir defteri vardır. Resmo defterinin girişinde, “Resmo sancağı kurasından hengam-ı muharebede firar ve halik olan bila varis reayanın canib-i miriye ait eşcar ve hanat ve arazi ve sair emlaklarının mikdarını mübeyyin müfredat defteridür atiü’l-zikr tahrir ve beyan olunur”, yazmaktadır. Hanya defterinin girişinde de benzer ifadeler yer almaktadır. Bu defterler, temettuat kataloğunda yer almalarına rağmen temettuat vergisiyle hiçbir ilişkileri yoktur. Ayrıca Girit Adası’nda temettuat vergisi alınmamıştır.

[7] Vakıflar İstanbul Bölge Müdürlüğü Arşivi’nde bulunan 68 ve 253 numaralı Resmo Şer’iye Sicilleri’nde bu konuda çok sayıda örnek bulunmaktadır.

[8] Hanya Müsadere Defteri.

[9] Yukarıda anılan Fakulaki İbrişim . Müsadere edilen emlâki ise şöyledir: 50 zeytin ağacı, 24 dönüm tarla, rubu (çeyrek) dönüm üzüm bağı, 10 incir ağacı, ve 4 odalı ev. Hanya Müsadere Defteri, BOA. ML. VRD. TMT.,  No:16089.

[10] Ada’nın çeşitli nüfus istatistiklerinde Resmo Sancağı toplam nüfusunun %35’ini Müslümanların; %65’ini de Rumların oluşturduğu görülmektedir. Ancak bu oranlar Resmo sancağına tabi kazalar bazında ele alındığında bir hayli farklılaşır. Merkez kazada Müslümanlar 2/3 oranında çoğunlukta olmalarına karşın Ayvasil’de %90 ve Amarya’da ise %85 oranında Rum nüfusun üstünlüğünden söz etmek mümkündür. Bkz. Nükhet Adıyeke, a.g.t., s.91-96, ayrıca s.297.

[11] R.Ş.S. no:68, s.24.

[12] R.Ş.S., no. 68, s.3.

[13]R.Ş.S., no. 68, s.22. İrtidad kayıtlarının kadı mahkemelerine yansıyan örneklerini özellikle kaynağın aktarımı şeklinde verdik.

[14] Cemal Tukin, “Osmanlı İmparatorluğu’nda Girit İsyanları ve 1821 Yılına Kadar Girit”, Belleten, c.IX, sayı 24 (1945), s. 196.