MİDİLLİ BULUŞMASI (30 Ağustos- 1 Eylül 2006)

Midilli adasını ziyaret etmeyi, aile büyüklerimizin terk ettikleri kentleri, köyleri görmeyi, Anadolu’dan göç eden mübadillerle ve eski komşularımızla buluşmayı Lozan Mübadilleri Vakfının kuruluş çalışmalarının başladığı 2000 yılının başından beri arzuluyor; ama hep erteliyorduk. “Öncelikle uzak yerleri ziyaret edelim, Midilli hemen şuracıkta, ne zaman olsa gideriz.” Diyorduk. Vakıf çalışmalarına başlayalı 5 yıl olmuştu, fakat biz hala LMV organizasyonu ile Midilli’yi ziyaret edememiştik. Midilli’li dostlarla buluşmamız genellikle bu yakada; Dikili, Aliağa, Ayvalık, Altınoluk; Selçuk gibi Ege’nin iki yakasında dostluk ve barışın güçlenmesi için çalışan belediyelerin düzenlemiş oldukları kültür ve barış festivallerinde gerçekleşiyordu. LMV korosunun kurulduğunu, koromuzun Drama Valiliği, Drama Belediyesi ve Drama Mübadil Derneğinin davetlisi olarak Drama’da konser verdiğini duyduklarında bizlere biraz da sitem ederek “Midilli’yi de programınıza alırsınız herhalde!” dediler.” Siniparksi-Ege’de Bir Arada Var Olma ve İletişim Platformu/Derneği” çatısı altında örgütlenmiş olan Midilli’li dostların bu davetini sevinerek kabul ettik ve 30 Ağustos akşamı Ayvalık’tan Jale Turun teknesi ile denize açıldık. Saat 20.30 sularında Midilli’deydik.

MÜKEMMEL BİR ORGANİZASYON

Karaya çıktığımızda bizleri bekleyen dostlarımızla kucaklaştık. Bizleri ağırlamak için mükemmel bir organizasyon yapılmıştı. Midilli’de kaldığımız süre içinde ailelerin konukları olacaktık. Kimin kime konuk olacağı önceden belirlenmişti. Her birimiz konuk olacağımız ailenin arabasına binerek kent merkezinden 20 km uzaklıktaki Skala Lutron semtindeki eski bir zeytinyağı fabrikasını restore ederek hizmete sokan Zaira Hotel’in tesislerine götürüldük. Midilli’li dostlarla birlikte keyifli bir akşam geçirdik. Akşam yemeğinden sonra tekrar ailelerimizin arabalarına binerek konuk olacağımız evlere dağıldık. Bizler için hazırlanmış misafir odalarında mis gibi ada sabunu kokulu çarşaflarla kaplı yataklarımızda rahat bir uyku çektik. Uyandığımızda zengin bir sabah kahvaltısı bizleri bekliyordu. Garip bir duygu belki; ama bir anda kendimizi ailenin küçük bir çocuğu gibi hissettik. Bütün ihtiyaçlarımız “anne/baba” olarak adlandırdığımız konuk olduğumuz aile,0 tarafından düşünülüyor ve gideriliyordu. Programa uygun olarak arabalara bindiriliyor, gidilecek yere götürülüyor, getiriliyorduk. Programda dakika sapma olmuyordu. Gurubun buluşacağı noktaya aileler konuklarını aynı anda getiriyor ve aynı anda karşılıyorlardı. Dağınıklık, gecikme, bekleme, bekletme kesinlikle olmuyordu. Midilli’li dostlarımız bu konuda oldukça deneyimliydi. Geçen yıl da Dikili Belediyesi ile birlikte öğrenci değişim programı uygulamışlardı. Midilli’de kaldığımız 2 gün iki gecelik süre içinde kendimizi ailesi tarafından çok sevilen çocuklar gibi hissettik. Bu duyguyu bizlere yaşatan dostlara içten teşekkürler. Benim ve Müfit İşler’in konuk olduğu Komninakas ailesinin misafirperverliği yaşadığımız sürece belleklerimizden silinmeyecek. Apastol (babamız) çocukları gibi bizleri müzelere götürdü, kent merkezini gezdirdi. Stella (annemiz) güzel börekler, çörekler yaparak bizlere nefis sabah kahvaltıları sundu. Bizleri memnun etmek için çırpındı durdu. Bu sıcacık dostluk ortamına ilişkin diğer arkadaşlarımızın da mutlaka unutulmayacak ilginç anıları vardır. Umarım aynı konukseverliği bizler de onların ziyaretlerinde gösteririz.

MANDAMADOS VE MOLİVOS ZİYARETİ

Programa göre 31 Ağustos günü Mandamados ve Molivos’u ziyarete ayrılmıştı. Bizler için temin edilen bir otobüsle yaklaşık 35 kişi Mitilini kent merkezinden yola çıktık. Rehberimiz Efsenia (Efi) Lasithiotaki. Efi, İngiltere’de bir üniversitede doktora yapıyor. Tez konusu 1800’lü yılların sonlarında Girit’ten Lübnan ve Suriye’ye göç etmek zorunda kalan Giritli Müslümanlar. Efi Arapça biliyor, Osmanlıca okuyabiliyor, mükemmel olmasa da anlayabilecek ve anlaşabilecek düzeyde Türkçe biliyor. Bu buluşmada da bizleri yalnız bırakmayan, Girit’ten kalkıp Midilli’de bizlerle buluşan sevgili dostumuz Tanaş Çimbis’in yardımıyla, Efi Türkçe olarak yol boyunca bizlere Ada ve ziyaret edeceğimiz yerler hakkında bilgiler verdi. Söyledikleri kısaca:

– Lesvos (Midilli) Adası Ege denizinin Girit ve Eğriboz adasından sonraki en büyük adasıdır.
– Adanın tarihi M.Ö. 2. binli yılların başlarına kadar uzanır.
– M.Ö. 6.yüzyılda yaşayan ünlü kadın şair Sapfo (Sappho) nun doğum yeridir.
– Lezbiyen kavramı Sapfo’nun doğum yeri olan Lesvos’dan türetilmiştir.
– Ada 1462 yılında Cenevizliler’den Osmanlı yönetimine girmiş, 1912 tarihine kadar Osmanlı yönetimi altında kalmıştır. 1922’de resmen Yunanistan’a bağlanmıştır.
– Yüzölçümü 1630 km2 dir. Limni (Lemnos), Ayios Efstratios ve bazı küçük kayalık adalarıyla beraber Lesvos (Lesbos) vilayetini oluşturur. Vilayet merkezi Mitilini (Mytilene) dir.
– Yunanistan Ege Bakanlığı, Kuzey Ege Bölge Valiliği ve Ege Üniversitesinin idari merkezleri Midillidedir.
– Lesvos vilayetinin toplan nüfusu: 125.000, Mitilini merkez nüfusu 25.000 kişi.
– Midilli bir zeytin adasıdır. Adada su olduğu için ada yeşildir. Zeytin ağaçlarının dışında çamlık alanlarda vardır.
– 2. Dünya Savaşında Alman bombardımanından ada büyük zarar görmüş. Alman işgalinde Ada şiddetli çarpışmalara ve direnişlere sahne olmuş.
– Adanın sol bir geleneği var.

MANDAMADOS

Mandamados’a eskiden küçük Moskova derlermiş. Seçimleri hep komünist partisi kazanırmış. Otobüsümüz Mandamados’a vardığında restore edilmiş eski bir zeytinyağı fabrikasının önünde durdu. Seramikçiliği ile ünlü bu kasabada her yıl seramik sergisi düzenleniyormuş. Bu yıl 11.si düzenlenen serginin son gününe yetişmişiz. Türkiye’den Yıldız Aker, Arzu Akın ve Hümeyra Bezciler’in çalışmalarının da yer verildiği sergiyi gezdikten sonra baş melek Taksiarhis Manastırına geçtik. Yunanistan’ın her yerinden bu manastırı ziyarete geliyorlar. Bizim gittiğimizde de ziyaretçisi boldu. Guruptakiler kilisenin içini gezerken benim ilgimi yılda bir yapılan yortuda (hangisi olduğunu ne yazık ki unuttum) boğa kurban edilmesi ve keşkek pişirilmesi adetleri oldu. Keşkek pişirilen koca bakır kazanların bulunduğu bölümü ve kurban kesilen alanı ziyaret ettim. Keşkek’in Yunancası Keşkeki. Ada yalnızca Jeolojik olarak değil, kültürel olarak da Anadolu’ya bağlı diye düşündüm. Tek tanrılı dinler öncesinden kalan ve her iki toplumda da bu güne dek sürdürülen bir ortak gelenek mi bu acaba? Daha sonra bu konuyu konuştuğum Apastol Komninakas da kendi kasabaları Ayia Paraskevi’de yılda bir defa düzenlenen yortuda boğa kesildiğini ve keşkek pişirildiğini söyledi. Derdini anlatacak kadar Türkçe de bilen Apastol bu benzerlik şaşırtıcı deyince esprili bir dille yanıt verdi: Gülerek “Ben Yörüküm” dedi. Kahve, musakka ve baklavadan sonra bir de KEŞKEK/KEŞKEKİ gerginliği yaşamayız inşallah!..

MOLİVOS / MOLVO

Adalı Türklerin Molvo, Yunanların Molivos dedikleri yerleşim yeri gerçekten görülmeye değer. Çok eski bir yerleşim yeri olan tarihi Molivos kenti adanın en kuzey ucundaki bir tepenin yamacına kurulmuş, taş evleri ile ilk görüşte büyülüyor insanı. Tepedeki kale sapa sağlam ayakta. Kalenin mevcut dört kapısından bir tanesi Cenevizliler, üç tanesi de Osmanlılar döneminde yapılmış. Osmanlılardan kalan kapının üzerinde kitabesi duruyor. Türklerden kalan cami ayakta; ancak minaresi yıkılmış. Birkaç tane de çeşme kalıntısı göze çarpıyor. Molivos tümden koruma altında. Yeni yapılaşmaya zor izin veriliyormuş, verilse bile mutlaka taş kullanılması şart koşuluyormuş. Kasabanın alt tarafında geniş bir kumsal ve plajlar yer alıyor. Midilli’de yabancı turistlerin en çok tercih ettikleri yerlerden biri Molivos olsa gerek, çünkü en fazla yabancı turisti burada gördük. Adanın en kuzey ucunda yer alan Molivos, Assos ve Baba Burnu’nun tam karşısında. Adanın Anadolu’ya en yakın yeri burasıymış. Bu nedenle Türkiye yoluyla Avrupa’ya geçmek isteyen kaçak göçmenlerin ilk ayak bastıkları yer Molivos. Bu ziyaretimizde Ada’nın sadece Türkiye’ye bakan doğu kısımlarını görebildik. Batı kısımlarında da görülecek ilginç yerler varmış, özellikle de 45.000 yıl öncesine ait Sigri’deki fosilleşmiş orman müzesi. Kısmetse bir daha ki sefere diyoruz.

EPANO SKALA DERNEĞİ VE KÜÇÜK ASYA KÜLTÜR MERKEZİ

Skala Lutron’un hemen yakınındaki Epano Skala (Yukarı iskele) semti Ayvalık, Foça, Dikili ve İzmir civarından gelen Rum Ortodoks mübadillerin iskan edildiği bir yerleşim yeri. Epano Skala Mübadil Derneği yöneticilerinin daveti üzerine ziyaret ettiğimiz bu küçük yerleşim yerinde müstakil bir binanın girişindeki büyük harflerle yazılmış KÜÇÜK ASYA KÜLTÜR MERKEZİ tabelasını görünce biraz abartı olduğunu düşündük. Ne var ki binanın kapısından içeri adımımızı atar atmaz ne kadar yanıldığımızı anladık. Dernek üyeleri ve yöneticileri bizleri kapıda karşılayıp ikramlarda bulundular. Binanın giriş katı bir müze olarak düzenlenmiş. Duvarlara asılan panolarda Rum Ortodoks mübadillerin beraberlerinde getirdikleri kadın erkek giyim eşyalarını sergilemişler. Neler yok ki!. İzmir’den bir gelinlik, çeyizlikler, el işleri, oyalar.. Özel yapılmış platformlarda her türlü anı eşyaları. Mübadele dönemine ait fotoğraflar, eski aile fotoğrafları. Kütüphanesinde konuyla ilgili kitaplar. “Küçük Asya Felaketi”nin bir simgesi haline gelmiş olan İzmir yangınına ait bir fotoğraf. Eski kordon boyunu gösteren bir İzmir fotoğrafı. Panolardan bir tanesi ise giden Türk-Müslümanlara ayrılmış. Midilli’nin son Osmanlı yöneticisinin kızı olduğu söylenen Ayşe hanım tarafından komşusuna verilmiş renkli bir masa örtüsü, o döneme ait Osmanlıca belgeler.. Bir diğer duvarda 6m x 3m ebadında kabartma, elle yapılmış, Anadolu ve Yunanistan’ı birlikte gösteren büyük bir harita göze çarpıyor. Üzerine gelenlerin terk ettikleri yerler ve nerelere yerleştikleri renkli figürlerle işaretlenmiş. Yunanistan’da faaliyet gösteren mübadil derneklerinin çalışmaları, kendi özel tarihlerine ve kültürlerine böylesine sahip çıkmalarını takdir etmemek mümkün değil. Kendimizle kıyasladığımızda vurdumduymazlığımız ve ilgisizliğimiz gerçekten acı veriyor insana. İletişim gurubumuzda kocaman kocaman soyut laflar ediyoruz; ama somut işe gelince ya hafife alıyor ya da yan çiziyoruz. Dileğimiz bundan sonrası için “daha az tumturaklı laf, daha çok günlük iş ” olsun…

LMV KOROSUNUN DOSTLUK VE BARIŞ KONSERİ

31 Ağustos’u 1 Eylül Dünya Barış Gününe bağlayan gece yeni restore edilen eski Türk hamamının havlusu LMV korusunu dinlemeye gelen Midilli sakinleri tarafından tıklım tıklım doldurulmuştu. Konser için ışıklandırılmış olan tarihi yapının kubbeleri gülücükler saçıyordu etrafına. “83 yıldır yalnızlıktan bunalmıştım, iyi ki geldiniz ” dercesine Türk, Yunan, Müslüman, Hrıstiyan ayırmadan kucaklamıştı herkesi. (Mübadeleden bu yana yalnızlığa ve yokoluşa terk edilmiş Yeni Cami ile Çarşı Camisi de komşuları hamamın sevincini buruklukla da olsa paylaşıyor ve sıranın kendilerine geleceği umudunu taşıdıklarını, bu güne dek sabırla beklediklerini varlıklarıyla ilan ediyorlardı) Konser başlamadan önce Lozan Mübadilleri Vakfı Başkan Yardımcısı Müfide Pekin Yunanca yaptığı sunuş konuşması ile koro ve repertuar hakkında kısa bir bilgiler verdi. Bu konserde, LMV korosu Ege’nin iki yakasında her iki dilde ortak söylenen şarkılar ile mübadil bestecilerin eserlerini repertuarına almıştı. “İzmir’in kavakları, Darıldın mı Gülüm Bana, Sıra Sıra Siniler, Açılan Bir Gül Gibi, İndim Havuz Başına, Entarisi Ala Benziyor, Manolyam ve Bir Dalda İki Kiraz

Civan Argönül’ün yönettiği koroya enstrumanları ile Ülker Uncu (Akordeon), Cem Tezer (Dümbelek) ve Şener Balıkçıoğlu (Kanun) eşlik etti. Her yaştan kadın-erkek 24 kişiden oluşan LMV korosunun en genç üyesi 10 yaşındaki Elif Soylu, en yaşlı (gönlü en genç) üyesi ise 95 yaşındaki Lütfü Karadağ idi. “Dede” ve “torun” un sergiledikleri performans dinleyicilere/izleyicilere deyim yerindeyse şapka çıkarttı. Türkçe ve Yunanca söylenen şarkılara zaman zaman dinleyiciler de eşlik etti. Selanik doğumlu büyük şairimiz Nazım Hikmet’in dediği oluvermişti sanki. Bir anlık da olsa,”.Hep birlikte şarkı söyleyebilmek” gerçekleşivermişti.. Hele, Kavala kökenli 3.kuşak mübadil 10 yaşındaki Elif Soylu’nun bir Midilli şarkısını solo olarak Yunanca söylemesi konser alanını dolduranlar için hoş bir sürpriz oldu.

Elif Soylu söylediği şarkı ile “Adalı” komşularımıza Ege’nin bu yakasının gençlerinden kucak dolusu sevgi, dostluk ve barış mesajları getirmişti. Bu etkinliğin 1 Eylül Dünya Barış Gününde gerçekleştirilmesi ise ayrı bir anlam katıyordu Midilli Buluşmasına. .

Ege’nin iki yakasında yıllardır ilmik ilmik örülen sevgi, dostluk ve barış ortamı maya tutmuştu. Hiç kuşkusuz, bu ortamın oluşmasında “SINIPARKSİ- EGE’DE BİR ARADA VAR OLMA VE İLEŞİTİM” Platformu/Derneği üyelerinin, Dikili belediye başkanı Osman Özgüven, LMV üyeleri Aliağa eski belediye başkanı Hakkı Ülkü, Bergama eski belediye başkanı Sefa Taşkın ve Müfide Pekin gibi dostlarımızın büyük bir payı vardır. Jeolojik açıdan Anadolu ile bağı olan Midilli Adası ile kıyı kentlerimiz arasında gelişen ticari ve kültürel bağlar günümüzde umulmadık bir düzeye yükselmiştir.

Sefer Güvenç
15.09.2006

 
Egede Birarada Varolma ve İletişim Platformu”( Siniparksi) ve Apano Skala (Yukari İskele) Göçmen Derneği tarafından davet edilen Lozan Mübadilleri Vakfı Korosu Midilli’de bir konser de vermek üzere 2 gün Midilli adasinda misafir edildi.

30 Ağustos Çarşamba günü Ayvalıkta buluşan koro elemanları feribotla adaya geçti ve kendilerini davet eden adalı Yunanlılar tarafından sevgiyle karşılandı. Uzun tanışma fasılları yaşandı. Adanın güneyinde Skala Lutron’da güzel bir hoş geldin yemeğinin ardından ev sahipleri tarafından ev ve pansiyonlarda ağırlandılar.

31Ağustos Perşembe günü misafir edildikleri evlerde sabah kahvaltısının ardından. Saat 9.30 da aileler davetlileri limana götürerek, oradan otobüsle ada turuna çıkardılar.

İlk durak Mandamados’tu. Seramikleriyle ünlü çok güzel bir kasaba olan bu tarihi yerleşkede, Osmanlılara tarihlenen eski bir zeytinyağı fabrikasının restorasyonuyla oluşturulmuş kültür merkezi içinde Türkiyeli sanatçıların eserlerinin de yer aldığı çok hoş bir seramik sergisini de görme fırsatı bulundu. Mandamados’ta daha sonra “Siyah meryem ‘’ diye de bilinen Taksiarhis manastırı da ziyaret edildi. Hıristiyan Ortodokslarca kutsal baş melek Taksiarhis Mihalis’in kabartma ikonası ve ziyaretçilerin ritüelleri görülmeye değerdi. Genellikle engellilerin şifa dilekleriyle, şükür dualarına tanık olundu.

Daha sonra, çok eski çağlara tarihlenen teraslara yaslanmış binlerce zeytin ağacından oluşan zeytin ormanlarının arasından, Anadoluda Baba Burnu’nu karşılayan adanın en kuzey ucunda yeralan ve en turistik yeri Molivos’a gelindi. Mimarisiyle taş evleriyle,çiçekli dar sevimli sokaklarıyla, kalesiyle bir açık hava müzesi olan Molivos’ta kaleye çıkıldı, Burada verilen öğle yemeği molasında herkes serbestçe bu doğa tarih hazinesinin tadına varma fırsatı buldu.

Öğle yemeğinin ardından ada turu batı yönünde tamamlanarak Saat 16.00 da adanın merkezi Mitilini’ye dönüldü.Kısa bir dinlenmenin ardından , saat 18.00 de konser mekanına gelindi. Koristler konser öncesi son provalarını yaptılar. Burası Osmanlı döneminden kalma, korumaya alınmış ve restorasyonu yapılmış Türk hamamı. Halen kültür merkezi olarak hizmet veren yapının avlusu çok amaçlı etkinlikler için düzenlenmiş. Konser bu alanlada gerçekleşti. Hamamın tam karşısında ise Yeni cami yer almakta. Orası da restorasyon bekliyor.

Saat 20.30 dan sonra etkinliğe ilişkin konuşmalar ve iki yakada ilköğretim okulları kapsamında yürütülen tanışma ve dostluk kampalarından video görüntüleri izlendi.

Daha sonra Lozan Mübadilleri Korosu sahne aldı.Havanın soğumasına ve saatin ilerlemesine rağmen izleyicilerinde katılılımıyla, coşkulu bir sunuş yaptı. Her zaman olduğu gibi repertuarda her iki yaka mübadillerinin ortak söylediği parçalar Türkçe ve Yunanca olarak seslendirildi. Koronun en küçük üyesi üçüncü kuşak mubadil Elif Soylu Rum mübadillerin çok sevdiği Anadolu kökenli Anatema ton aitio (Günahı boynuna) adlı şarkıyı koro eşliğinde Yunanca seslendirdi. Yine her iki yakada da çok sevilen Manolya adlı parçayı Timuçin Gürer Türkçe ve Müfide Pekin Yunanca seslendirdi. Finalde izleyicilerinde katılımıyla Birdalda iki kiraz (Sala sala pastiskala) adlı parçayla konser tamamlandı.

Konser sonrası Epano Skala’daki bir tavernaya yemeğe götürülen koro buradada sabahın erken saatlerine kadar icraya devam etti.Hep birlikte şarkılar söylenip eğlenildi.

1.Eylül Cuma: Sabah 08.00 de limanda veda buluşmasının ardından feribotla adadan ayrılan Mübadiller 2 saatlik yol boyunca yeni projeler için kritikler yapıp değerlendirdikleri gezi ile yüreklendiler. Barışa ve birarada yaşamaya olan inaçlarını, ortak tarihi, kültürel mirası gelecek kuşaklara taşıma konusunda umutlandılar.

Sadrettin Soylu